Tarihte Türklerin Kullandıkları Takvimler Nelerdir

Başlatan sindirgidedeler, 21 Ağustos 2013, 06:59:25

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tarihte Türklerin Kullandıkları Takvimler Nelerdir

1)- 12 HAYVANLI TÜRK TAKVIMI: Türklerin kullandığı en eski takvimdir Güneş yılını esas alır  Bu takvimde her yıl bir hayvan adıyla anılıyorduBu hayvanlar: Fare Öküz Kaplan Tavşan Ejderha Yılan At Koyun Maymun Tavuk Köpek Domuz
2)- CELALI TAKVIM: Büyük Selçuklular zamanında Melikşah tarafından hazırlatılan bu takvim güneş yılına göre hazırlanmıştı
3)- HICRI(HICRET) TAKVIMI: Ay yılını esas alır Başlangıç olarak Hz Muhammed'in Mekkeden Medine'ye hicret ettiği 622 yılını alır Bugün Ramazan, mevlidler gibi dini günlerde bu takvimi kullanmaktayız
4)- RUMI TAKVIM: Osmanlı devletinde resmi ve mali işlerde kullanılmak üzere 19 yüzyıl başlarından itibaren yürürlüğe giren takvimdir Güneş Yılını esas alır
5)- MILADI(MILAT) TAKVIMI: 1926′ dan itibaren kullandığımız takvimdir Güneş yılını esas alır Temeli Mısırlılar'a dayanır


Kaynak: http://www.forumlord.net/sosyal-bilgiler/130483-tarihte-turklerin-kullandiklari-takvimler-nelerdir.html#ixzz2cZZT0Y1B
Linkback: Tarihte Türklerin Kullandıkları Takvimler Nelerdir
  • Gösterim 151,512 
  • Tarih Arşivi
  • 1 Yanıtlar




Türklerin Kullandıkları Takvimler (Hicri ve Miladi Takvim)

1)- 12 HAYVANLI TÜRK TAKVIMI: Türklerin kullandığı en eski takvimdir Güneş yılını esas alır Bu takvimde her yıl bir hayvan adıyla anılıyordu

2)- CELALI TAKVIM: Büyük Selçuklular zamanında Melikşah tarafından hazırlatılan bu takvim güneş yılına göre hazırlanmıştı

3)- HICRI(HICRET) TAKVIMI: Ay yılını esas alır Başlangıç olarak Hz Muhammed'in Mekkeden Medine'ye hicret ettiği 622 yılını alır Bugün Ramazan mevlidler gibi dini günlerde bu takvimi kullanmaktayız

4)- RUMI TAKVIM: Osmanlı devletinde resmi ve mali işlerde kullanılmak üzere 19 yüzyıl başlarından itibaren yürürlüğe giren takvimdir Güneş Yılını esas alır

5)- MILADI(MILAT) TAKVIMI: 1926' dan itibaren kullandığımız takvimdir Güneş yılını esas alır Temeli Mısırlılar'a dayanır Iyon ve Yunanlılar kanalıyla Batıta aktarılmıştır Romalılar Sezar zamanında JULYEN takvimi olarak düzenlemiş ve kullanmışlardır Yeniçağda Papa XIIGregor tarafından yeniden yapılan düzenlemelerle GREGORYAN TAKVIMI olarak anılmıştır Günümüzde ise Milat takvimi denilmektedir Milat takvimi Hz Isa'nın doğuşunu(sıfır) kronolojinin başlangıcı olarak kabul eder



HICRI TAKVIMLE MILADI TAKVIM ARASINDAKI FARKLAR NELERDIR?

1)- Hicri Takvim AY yılını Miladi Takvim GÜNEÞ yılını esas alır Bu yüzden ikisi arasında 11 gün fark vardır
2)- Başlangıç tarihleri farklıdır Hicri Takvimde başlangıç tarihi Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret ettiği tarih olan 622 yılıdır Miladi Takvimde ise başlangıç Hz Isa'nın doğum tarihi 0 yılıdır



TÜRK TAKVIMI = ONIKI HAYVANLI TÜRK TAKVIMI VE YILIN BAÞLANGICI

Insanın yaşadığı ömrünü daha sıhhatli değerlendirmesi zamandan en iyi şekilde yararlanması ve bilmesi demek olan "zaman hesabı"= takvim öncelikle insan'ın kendisi için gereklidir Insanyani beşer ise geçmiş bin yıllarda ortalama 60 sene ömürlü sayılıyordu Eski Türk zaman hesaplamalarında doğrudan tabiat ve insan iki önemli unsurdur
Türk takviminin ilk özelliği orta kuşak coğrafyasının imkân verdiği zamanlamaya sahip olmasıdır Bu güneşin hareketlerine bağlı olarak kolaylıkla belirlenebilir Nasıl güneş gören evlerimizde odalarımıza güneşin hangi aylarda girdiğini hangi aylarda girmediğini biliyorsak bunu aylara göre değil ama güneşin durumuna göre hesaplamak mümkündür Böylece tabiata bağlı olarak kolaylıkla düzenlenebilecek güneş saatleriyle iki zaman kesinlikle bilinebilir Bunlar güneşin en aşağıda olduğu günümüz takvimindeki isim ve zamanıyla 21 Aralık ve en tepede olduğu 21 Hazirandır Bunlardan birisi güneşin uç noktaya gelişi kolaylıkla bilinir ki aynı yere ikinci gelişine kadar geçen zamana yıl=sene denmiştir Yıl böylece öncelikle ikiye ayrılabilir
Bu iki zaman senenin ikiye ayrılabileceğini açıkça gösterir Fakat kuzey yarımküresinin iklim şartları meselâ Osmanlılarda senenin ikiye ayrılmasını biraz daha gerideki zamana göre yapmıştır: 7 Kasım'da başlayan: Kasım Günleri; 6 Mayıs'ta başlayan Hızır günleri Hemen belirtelim ki bu iki tarih de zamanın kolaylıkla ölçülebilecek birer ayrı belirgin noktasıdır
Senenin içinde iki uç noktanın dışındakinde gece ile gündüzün eşit olduğu zaman vardır 21 Mart ve 22 Eylül Bu iki zaman da gece ile gündüz eşittir Böylece yılı dört bölüme ayırabiliriz Nitekim Türk takviminin esası da yılın dörde bölünmesidir: Bunlar sırasıyla Kış Yaz Yay ve Güz'dür Batı Türklüğünde "yay" kaybolup yerini yaz doldurmuş yazın bıraktığı yere ise Farsça bahar girmiştir Ancak öteki Türk âleminde bugün de binlerce yıllık mevsim adları yaşamaktadır
Gökyüzündeki "ay"ın belirli zamanlarda aynı şekli almasıyla "ay" dediğimiz zaman birimi ortaya çıkmıştır Türk insanı her iki kavramı aynı kelime ile ifade ederek kavramın kökenini de göstermiştir Genellikle bir yılda ay oniki (=12) defa şekil değiştirmekte olduğundan yıl oniki ay kabul edilmektedir
Böylece onikili bir ayrıma da gelmiş olmaktayız
Ancak uzun zaman dilimleri söz konusu olduğunda yıl içinde 12 den daha çok ama tam olmayan bir zaman dilimi olabiliyordu O zaman gökyüzündeki ayın zaman hesaplamasında insanlara hem önemli bir kolaylık sağladığı görülmekte fakat aynı zamanda iki-üç sene içinde bunun değiştiği kimi zaman 13'e çıktığı da dikkati çekmektedir Kısaca aylar esas alınınca sene kabaca hesaplansa bile meselâ 5 veya 10 sene söz konusu olduğunda aylar hiç de sıhhatli görünmemektedir
O zaman Türk insanı daha küçük zaman bölünmesinde esas olarak dört mevsimi bileceğinden ona dayalı bir zaman ölçümü hesaplaması daha kolay göründü Burada da hem ikili hem de üçlü ayırım söz konusu oldu

a Her mevsimi ikiye bölen bir ayırım Burada ortalama doksan gün kabul edilen bir mevsim 45 günlük iki birime ayrılıyordu 21 Aralık sonrasındaki 45 gün 5Şubat'a geliyordu Aynı şekilde 21 Mart sonrasindaki 6 Mayıs 21 Haziran sonrası 6 Ağustos ve 22 Eylül sonrası da 7 Kasım idi Buradaki zaman belirlenmesi senenin ikiye ayrılmasında Kasım ve Hızır günler-i olarak ayırımda kullanılmıştır
Rahmetli babam Asım Baykara bunu bana naklettiği gibi (Bkz Yatağan Tokyo 1984 s 150) rahmetli Ali Rıza Yalgın buna "Çoban takvimi" demektedir

b Her mevsimi üçe bölen ayırım: Buna göre aylar mevsimlere göre adlanır: kışın ön orta ve geriki ayı gibi Temür'in Karsakpay kitabesi böylesine bir takvimle yazılmış idi
Mevsimler üçe ayrılınca ortaya çıkan ayların sayısı da 12 olmaktadır Böylece bu türden aylar ile gökyüzü aylarının sayısı bir kabul edilmiştir
Bu türden ay hesabı Türk takviminin temeli olmalıdır S Attakurav'dan öğrendiğimize göre( Kırgcz Etnografyası Bişkek 1997 s 159) Kırgız halk takvimindeki aylar da genellikle her ayın 21 veya 22 sinde başlar ve şöyledir:
Günümüzde genellikle aylar biraz kaymış ve aylar günümüzdeki gibi modern miladî takvime uymuştur Bu sebepledir ki daha yüzyılın haşlarında Kırgız ayları ve onların karşılıkları şöyle gösteriliyordu:
Burada Kazakistan'da kullanılan aylar ile Altaylarda yaşayan Kazaklar arasında var olan takvimdeki ay adlarının biraz kaymış olduğunu söylemekle yetineceğiz 1ki ayı bulan bu kayma Türk takviminin özelliklerinin yeniden ele almanın gerekli olduğunun bir kanıtıdır
III Türk tarihinde ayların adlarında hem sıralama hem de mevsimlik bölünüş kullanılmıştır Meselâ Göktürklerde XIX yy sonlarında Uygur Türklerinin kullandığı sıralama esaslı isimler kullanılmıştır Buna karşılık dört mevsime bağlı adlandırma da etkin olmuştur Kaşgarlı Nevruz'dan itibaren Ayların sıralandığı belirtmekte fakat bu tür ay adlarını vermemektedir Bununla birlikte hem Temür hem de Osmanlılarda bu türlü tarihlendirme vardır
Temür XIV yy sonlarında kazdırdığı Karsakpay yazıtında böyle bir tarihlendirme kullanmıştır
Dr Rıza Nur'un naklettiği (Türk Tarihi XII Istanbul 1926 s426427)Anadolu sahasında yazılan XV yy sonlarıma ait bir eserde böylesine adlandırmanın tam olarak esası bulunmaktadır Bunda Eylül'ün Güzün ilk ayı olduğu belirtilip sonrakiler de sırasıyla verilmektedir
"Kim ana Süryani Eylül ad kodu
Güzün Ilk ayı duyur Türk dili"
Mevsimlere göre ayların adlanması Türkiye sahasında özellikle ülkenin doğu kesimlerinde (Tunceli ve Kars yöresinde) XIX ve XX yüzyılda da yaşamıştır
Burada belirteceğimiz en önemli husus ünlü Osmanlı Bilim adamı ve Tarihçisi Kemal Paşa Oğlu'ndaki bir kayıt olup burada "Orta kış ayının onuncu günü" tarihiyle hicri tarih de vermekte ve bunlar birbirini tutmaktadır 22 Aralıkta başlayan ilk kış ayını takiben 21 Ocakta Orta Kış ayı başlamakta olup bunun onuncu günü ile de 31 Ocak tarihine ulaşırız Nitekim verilen hicrî tarihin çevrilmesi ile 2Şubat tarihi bulunmaktadır Hicri Tarihlerin gerçek zaman ile 1-2 günlük farkları her zaman görülebilmektedir Bu kayıt mevsimlere başlı takvim gerçeğinin Osmanlı âleminde de var olduğunu gösteriyor Böyle Türk takviminin bu gerçeğinin Osmanlılarda da yaşayarak âdeta doğudan batıya Türk hayatının bütününde var olduğunu açıkça ortaya koymaktadır
IV Türk hayatında mevsimlere bağlı ve bilinmesi kolay hayatın içinde yılın başlaması meselesine geliyoruz En sade insan dahi seneyi Ilkbahar ile başlatır Sert ve ağır mevsim şartları içeren Kış ile ( 21 Aralık'ta) yeni bir yıl başlatılmaz Bunun yerine tabiatta da yeni bir hayatın başlaması yani ilkbahar=yaz yeni bir yıl başlaması için daha uygundur
Türk hayatında ve tarihinde zaman belirlenmesinde yeni yıl şu halde mevsimlerden yaz=bahar ile olmaktadır
Türk hayatında yıllar hayvan esaslı olduğundan şu halde Oniki hayvanlı Türk takvimindeki yeni yıl da yaz=bahar mevsiminin girmesiyle başlar Bu gün ise zaman içinde Iran etkisiyle Nevruz diye anılabilecektir
Burada oniki hayvanlı takvimle ilgili bazı tarihî kayıtlarda sene başının hiç de 21 Martta başlamadığını da görüyoruz Bu kayıtlar konunun şimdiye kadar açıkça ortaya çıkarılamamasının da sebebidir Çünkü hem VIII-IX hem de XII ve XIII yüzyıla ait bazı kayıtlar yeni yılın Ocak sonu ileŞubat başında başladığını gösteriyordu Asıl önemli olan da kayıtlarda kesin bir zamanın belirlenememesi idi
Günümüzde oniki hayvanlı takvimi hâlâ kullanan Uzakdoğu ülkelerinden Japonya'da yeni hayvan yılı 1 Ocakta başladığı halde Çin'de her yıl farklı tarihlerde başlatılmaktadır Çünkü Çin takvimi ay yılı esaslıdır Ancak tabiat hâdiseleriyle bir başka deyişle güneş yılına uyarlamak açısından üç senede bir yeni düzenleme yapılmaktadır Çinliler yeni yıla Ocak ikinci yarısı ileŞubat ilk yarısı arasında yeni gökyüzü ayı ile girmektedirler 1987'de 29 Ocak 1988'de 17Şubat 1989'da 6Şubat'ta 1990'da ve 27 Ocak'ta yeni hayvan yılı başlatılmıştır 2001 yılan yılı ile Çin'de 24 Ocak'ta başladı Işte Türklerin güneyindeki bu büyük devletin zaman hesabı bir kısım Türkleri de etkilemiş artık belki de kocakarı usûlü dedikleri geleneksel başlatma yerine meseâ Cami üt-Tevarih müellifleri Çin'in başlattığı zamanı esas alan takvimi kullanmışlardır Oysa Çin etkisinden uzak Türklerin hayvan yıllarını yaz=bahar ile başlattıkları da apayrı bir büyük gerçektir Işte bu durum Türk tarihindeki farklı takvim kullanılışı sebebiyle de yıl başıyla ilgili tarih karışıklığım açıklamaktadır
Oysa Türk halkı kayıtlara hemen hiç geçmese de yıl başı olarak şimdiki Mart ayını kutlamakta idi XIX yy başlarında bir Ingiliz seyyahı o zaman Türk idaresinde olan Atina'da Türklerin Mart ayında yeni yılın gelişini kutlamakta olduğunu yazmıştır Bu küçük kayıtlar Batı Türklüğünde de yeni yılın bahar=yaz ile birlikte girdiğini açıkça gösterir
Türkler takvimlerinde her seneye bir hayvan adı veriyorlardı Hayvanların Türk hayatında önemli bir yeri olduğu açık ve kesindir Nitekim Türklüğün en eski zümrelerinden olan Kırgızlarda ay isimlerinde dahi hayvan isimleri etkilidir
Her seneye bir hayvan adı verilmesinin kökeni tartışmalıdır Bilinen devirlerde bu tür takvim Türk hayatının içine tam olarak girmiş olmakla birlikte Çinlilerde de erken zamanlardan beri böylesine bir takvim olduğu unutulmamalıdır Türkler muhtemelen bağımsız olarak böylesine bir zaman hesabı yapmaya başlamış olmalıdırlar Fakat benzer türden takvimler Asya'daki öteki milletlerde meselâ Çinlilerde de olduğundan zaman içinde yıl isimlerinde değişmeler başlamış ortak isimler kullanılmıştır

Oniki Hayvanlı Türk takviminde sıçan ile başlayan yıllar şöyledir:
l Sıçan 2 Sığır 3 Pars 4 Tavşan 5 Ejder 6 Yılan 7 At 8 Koy(un) 9 Biçin=Maymun 10 Tavuk
11 It(=köpek) 12 Domuz
Bu hayvanlardan bazıları Türk hayatının içinde ve etkili konumdadır Ancak bazıları var ki güney veya kuzey etkili olabilir: Ejder Maymun veya Domuz gibi Bununla birlikte mesela ejder yerine "balık" diyenler de vardır
Bu türden yer yıla bir hayvan adı verilen zamanlama günümüzde Doğu Asya'da kullanılmakta olup ayrıca Içasya Türkleri arasında da canlı olarak yaşamaktadır Afganistan'da yaşayan Türkmenler ve öteki Türk boylarında da canlı olarak yaşıyordu Geçmiş bin yıllarda da bu tarihlendirme etkili olarak kullanılmıştır Osmanlılar da bu takvimi XVIyüzyıla kadar resmen kullanmaktadırlar Fatih SMehmed Otlukbeli Zaferi Fetihnâmesinde hicri tarih yanında bu tarihi de vermiştir Içinde bulunduğumuz 2001 yıl Yuan ve 2002 de At yıl olacaktır
12 Hayvan isimli yıl sonrası hesaplarda her 12 bir "müçel" itibar edilmektedir Insan hayatı ortalama 60 yıl yani beş müçel oluyor ve bu oldukça önemli sayılıyordu 60'lı devrelerin ardarda sayılmasıyla ilgili hesaplama da var olmasına rağmen ayrıntılarına kaynaklarda tesadüf edilememektedir
Sonuç olarak şu hususları ayrıca ve kesinlikle belirtebiliriz: Türk takvimi Türk'ün içinde yaşadığı tabiatın içinden çıkmıştır Türk'ün yaşadığı orta iklim kuşağı dört mevsime imkân verir Dolayısıyla Türk takvimi güneşe dayalı ve güneş yılı esaslıdır Mevsimlerin belirlenmesi için büyük ve devasa yapılardan gerçekleştirilecek astronomik gözlemlere ihtiyaç da yoktur Gerçi sonradan zenginleşen Türkler dev boyutlu rasathaneler kurarak Türk takviminin bilimsel esaslarını ortaya koymuşlardır ( Uluğ Bey gibi) Ancak hemen herkesin bildiği mevsimlik takvim Türk hayatında etkili olmuş binlerce yıl kullanılmıştır Bunun yanında komşularının takvimleri de kullanılmıştır
Türk takviminin hem sade insandaki hem de tarih içindeki görünüşü günümüzdeki izleriyle de uygunluk gösteriyor Bu takvim günümüzde kendilerini farklı adlarla tanımlayan (Kazak Özbek Tatar Kırgız Türkmen Başkurt Altaylı vb) insanların doğrudan bir büyük kitlenin birer parçası olduklarının en kesin kanıtlarından birisidir Bugün bu büyük kitleye biz doğrudan Türk adını verebiliriz Ancak bu konuda bütün bilinenlerin yeni bir bütünleştirici bakış ile ele alınmasında gereklilik vardır

HICRI TAKVIM

Hicri Takvimi Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç kabul eden ve ayın dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir Hicri Takvim; Hicri Semsi ve Hicri Kameri Takvim olmak üzere ikiye ayrılır:
Hz Peygamber Safer ayinin 27günü Hz Ebubekir ile birlikte Medine'ye hicret etmek üzere Mekke'den ayrılmış 4 gece Sevr Mağarası'nda kalmış 1 Rebiülevvel Pazartesi günü Sevr Mağarasından Medine'ye doğru yola çıkmışlardır 8 Rebiülevvel / 20 Eylül 622 Pazartesi günü Küba köyü'ne gelmiş Burada Küba Mescidi'ni inşa etmiş ve 12 Rebiülevvel Cuma günü Medine'ye doğru hareket etmişlerdir

1- Hz Peygamberin Küba'ya geliş günü olan 20 Eylül 622 tarihini Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden ve dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan Takvim sistemine Hicr-i Semsi Takvim denilmektedir

2 -Islamiyet'ten önce her önemli olay tarih başlangıcı olarak kabul edilirmiş En son Fil Vakası da takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir Bu uygulamada seneler her önemli olaya göre sayılarak geldiğinden birçok karışıklıklara sebep oluyordu Hz Ömer zamanında Hicretin 17 yılında alınan bir kararla Hicretin olduğu sene Hicri Takvimin 1 yılı ve o yılın Muharrem ayı da Hicri Kameri takvimin yılbaşısı kabul edilmek suretiyle o yıl 1 Muharrem'in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir Biz bunu Hicri Kameri Takvim değil Hicri Takvim olarak bilmekteyiz
Hicri Kameri Takvimde aylar; Muharrem Safer Rebiülevvel Rebiülahir Cemaziyelevvel Cemaziyelahir Recep Saban RamazanŞevval Zilkade ve Zilhicce seklinde sıralanırlar
Hicri takvimlerde miladi takvimlerde olduğu gibi artık yıllar mevcuttur 30 yılda yaklaşık 11 günlük bir gerileme yapmaktadır Bu gerilemeyi düzeltmek için 30 yıllık dönemlerin 2 5 7 10 13 15 18 21 24 26 ve 29 yılları 355 gün diğer yıllar ise 354 gündür
Ay dünya etrafında 12 defa döndüğü zaman bir Kameri sene olur ve 354367 gün veya 354 gün 8 saat 48 dakika 3468 saniyedir Dünya güneş etrafında 1 defa döndüğü zaman da bir Miladi sene olur ve 3652422 gündür
Hicri yıl miladi yıldan ( 3652422 - 354367 =) 108752 gün daha kısa olduğundan aylar bazen 29 bazen de 30 gün çekmektedir

RÛMI TAKVIM

Osmanli Devletinde Hicri 1205 (1790) yilindan itibaren malî Isleri tanzim etmek için kullanilan takvimin adi Osmanlilar diger Islâm devletlerinde oldugu gibi bütün Isleri ni Hicri tarih esasi üzerinde yürütüyorlardi Daha sonralari bir takim malî gerekçeler sebebiyle resmî islemlerde Hicri tarihi birakarak günes esasina dayali tarihleme sIstemine geçIlmistir Baslangiç tarihi MS 594 tür Mart ayi ile baslamaktadir Hicri takvim ayin hareketlerine göre tesbit edildigi için Semsi takvime göre 1 yili on bir gün önce tamamlar Bu fark 33 senede Semsî takvime bir yillik bir fark yapar Bunun için her otuz üç yilda bir yil düsülerek Semsî sene ile mutabakat saglanmaktaydi Düsülen bu seneye "Sivis senesi" denir DüzeltIlmemis Julien takvimine göre ayarlanmis oldugu için Rumî Takvim ile miladi takvim arasinda 13 günlük bir fark vardir Bu fark 1582'de Gregorien takviminde yapilan 10 günlük düzeltmenin 1900 yilinda 13 güne çikmasindan dogmaktadir 1871 yilinda Cevdet Pasa baskanliginda kurulan komisyon münasebetiyle kaleme aldigi "Takvimul-Edvar" adli eserde bu takvimin Semsî aylar esasina göre Kamerî hesapla tesbit edIlmesinin dogurdugu mahzurlari ortaya koymaktadir Bu takvim Osmanli Devleti'nin sonuna kadar yürürlükte kalmistir
Rumî takvim 1871'de hicret esas alinarak yeniden sekillendirIlmistir Baslangiç tarihi Miladi 23 Eylül 622 olarak alinmistir Aylar Semsî olarak hesaplandigi isin Hicrî-Kamerî tarihe göre her otuz üç yilda bir yil geri kalmaktadir

MILADÎ TAKVIM

Hz Isa'nın doğumunu tarih başlangıcı ve dünyanın güneş etrafındaki dönüş süresi olan 365 gün 6 saatlik zamanı yıl olarak kabul eden takvim
Dönencel yıl müddeti 365 2425 gün üzerine kurulmuş olan bu takvimde bir yıl uygulamada yaklaşık 365 gün 6 saat alınmak suretiyte kalan 6 saatlik fark her dört yılda bir 24 saate çevrilerek bu bir günlük süre normal şartlarda yirmi sekiz gün sürenŞubat ayına ilâve edilmiş ve böylece her dört yılda birŞubat ayının yirmi dokuz gün sürdüğü kabul edilmiştir Bu tür yıllara da "fazlalık yıl" veya "artık yıl" ismi verilmiştir
Milâdi takvimin ilk şekli olan Jülyen takvimi MÖ 46 yılında Roma'nın kuruluşunun 708 yıldönümünde Iskenderiyede yaşayan astronomi bilgini Sosigenes'in tavsiyesi üzerine Roma Imparatoru Julies Cesar tarafından yapılmıştır Julies Cesar tarafından gerçekleştirilen bu takvim reformu sırasında Roma'da günlerin sayılması konusunda düzensizlik görülmüş; buna da rahip ve papazların bazı çıkar hesapları yüzünden tarihleri istedikleri şekilde değiştirmeleri sebep olmuştur Bu düzensizliğin giderilmesi amacıyla Julies Cesar yılbaşı gününü 1 Mart'tan 1 Ocak tarihine çevirmiş yıl bir defaya mahsus olmak üzere 445 gün'e çıkarılarak düzensizlik ortadan kaldırılmıştır Böylece MÖ 46 yılının 1 Ocağında Jülyen takvimi yürürlüğe girmiş olmasına rağmen uygulama çözüm getirmemiştir
Dört yılda bir gün eklemekle takvim yine kesin bir şekilde düzeltilmiş olmuyor bu hesaplamaya göre arada yine 1000 yılda 75 günlük bir fark kalıyordu Bir yılda 0007784 yıllık fark başlangıçta önemsiz gibi görünüyorsa da zaman geçtikçe fazlalaşacağından ban yanlışlıkların ortaya çıkmasına sebep olabilirdi Gerçekten de bu takvimin1500 yıl kullanıldıktan sonra güneş yılından 10 gün geri kaldığı anlaşılmıştır Tarih 21 Mart olması gerekirken eldeki takvimde 11 Mart görfinmekteydi
Papa XIII Gregorius'un 1582 yılında Jülyen takviminde görülen düzensizliğin giderilmesi amacıyla yaptığı çalışmalar sonunda toplanan Ruhâni meclis her dört yüz yılda üç artık yılın atılarak bu farkın giderilmesini sağladı Buna göre dörtyüzün katları olan bin altıyüz ikibin ikibin dört yüz yılları artık yıl olarak düşünülemez Bu da Greğorius takvimi reformunun son özelliğini meydana getirir Yine bu takvim çerçevesinde MS 325 yılında takvimin başlıca kurallarını belirleyen Iznik Konsülü Güneş Çevriminin esas alınarak mevsimlerin güneş çevrimine yerleştirilmesine karar vermiştir Iznik Konsülünün toplanmasından 1582 yılına kadar ki fark olan 1257 yılda bu farkın on güne ulaştığı anlaşılmış o günkü takvim gününe on gün eklenmiştir Böylece Roma'da 4 Ekim 1582 Perşembe gününü doğrudan doğruya IS Ekim Cuma gününe bağlama kararı alınmıştır Bu sayede hafta içinde günlerin sırası da değişmemiş oluyordu Işte bu değişme ve toplantıyı (Iznik Konsülü) düzenleyen Papanın ismine atfen bu takvime Gregorien (milâdî) Takvimi denir Gregorien Takvimi Fransa'da 1582 yılında kabul edilerek 9 Aralık 1582'den hemen 20 Aralığa geçilmiştir Ingiltere 1752 yılının 3 Eylül günü kabul ettiği bu takvimle doğrudan 14 Eylül gününe geçmiştir
Gregorien takviminde yılbaşının 1 Ocak tarihi olarak kabul edilmesi 1752 yılında gerçekleşti O tarihe kadar 24 Aralık ile 1 Ocak tarihlere çiftyıl adı verilmekteydi
On iki aydan oluşan miladi yılın aylarının isimleri ve bu ayların süreleri şöyledir: Ocak 31;Şubat 28 29; Mart 31; Nisan 30; Mayıs 31; Haziran 30; Temmuz 31; Ağustos 31; Eylül 30; Ekim 31; Kasım 30; Aralık 31 Ayrıca her yıl ilkbahar yaz sonbahar kış olmak üzere dört mevsime ayrılmıştır Yıl her biri kavuşum ayının dörtte birine tekabül eden elli iki haftaya bölünmüştür
Milâdî yılı Hicrî yıla çevirmek için önce eldeki milâdî tarihten 622sayısı çıkarılır; kalan sayı 33'e bölünür; bölüm kalan sayıya eklenir: Hicri yıl = (Milâdi yıl-622) x 31 Bir hicri yılı milâdi yıla çevirmek için ise şu formül uygulanır:
Miladi yılı = Hicri yılı x 33 + 622
Her ne kadar miladi takvim Hz Isa'nın doğum gününü 1 Ocak (başlangıç) olarak kabul ediyorsa da bunun kesin olmadığı bilinmektedir
Türkiye'de Miladi Takvimi Ilk olarak Osmanlı devletinde Ittihat ve Terakki partisi zamanında Takvim-i Garbi ismiyle 1917'de yürürlüğe konan Hıristiyan takvimi Cumhuriyetin kurulmasıyla gerçekleştirilen köklü devrimler sırasında resmen kabul edilmiştir 26 Aralık 1925 tarih ve 698 sayılı "Takvimde Tarih Mebdeinin Tebdili" hakkındaki kanunla Hicri 1342 Ocak ayının ilk günü 1 Ocak 1926 olarak değiştirilmiş ve bu tarihten itibaren yeni takvim yürürlüğe girmiştir TBMM tutanaklarında kanun şu şekilde resmilik kazanmıştır:
Kanun No: 698 Kabul tarihi: 26121925 Madde 1 Türkiye Cumhuriyeti dahilinde resmi devlet takviminde tarih başlangıcı olarak uluslararası takvim (milâdî Gregorien) başlangıç kabul edilmiştir
Madde 2 1341 senesi Kânûn-i evvelinin otuz birinci gününü takip eden gün1926 senesi Kânûn-i sânîsinin birinci günüdür
Madde 3 Hicrî Kamerî takvim öteden beri olduğu üzere özel hallerde kullanılır Hicrî Kamerî ayların başlangıcını rasathane resmen tesbit eder
Madde 4 Işbu kanun neşri tarihinde muteberdir
Madde 5 Işbu kanunun ahkâmını icraya Icra Vekilleri Hey'eti memurdur TBMM Kanunlar Dergisi c1 V Atatürk Inkılâbı Kültür Bak Yay Ankara 1984 s 497)
"1927 yılından itibaren Türkiye müslümanları ve hristiyanlar halkı ilk kez ortak bir yıl hesabı kullanmaya başladılar Aynı şekilde yine ilk kez birçok Türk Avrupa âdetlerine uyarak yılbaşlarında birbirlerine iyi dileklerini ilettiler" (bk Paul Geııtizon Mustafa Kemal ve Uyanan Doğıı çev Fethi Ülkü Kültür Bakanlığı yayınları Ankara 1983 s 145 Gotthard Jaschke Yeni Türkiye'de Islamlık Türkçesi Hayrullah Örs Ankara 1972 s 29-30)
Cumhuriyet devrimlerinden sadece birisi olan milâdi takvimin kabulüyle Türkiye müslümanlarının bin yıllık islamî geçmişleriyle aralarına engeller konulmuş ve bundan böyle hristiyan Noel baba kültürü halk arasında yaygınlık kazanarak batılılaşma resmî devlet politikası halini almıştır Hafta tatilleri pazar gününe alınmış1935 yılında ise Yahudilerin hafta tatilleri olan cumartesi günleri yarım gün tatil edilmiş 1974 yılında cumartesi tatili tam güne çıkarılmıştır Ancak Müslümanların tatili olan cuma günleri için aynı durum söz konusu olmamıştır



Kaynak: http://www.forumlord.net/kultur-sanat-haberleri/27374-turklerin-kullandiklari-takvimler-hicri-ve-miladi-takvim.html#ixzz2cZYemXZX


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren sindirgidedelerkoyu..com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Sindirgidedelerkoyu..com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz