Haberler:

SMF - Henüz Yeni Yüklendi!

GURBETTE ZAMAN III

Başlatan sindirgidedeler, 04 Mayıs 2011, 02:26:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

 

GURBETTE ZAMAN III

Bu seb de cûsis-i yâdinla agladim durdum


      Gel ey kerîme-i târîh olan güzel yurdum.


                                                                    S.Nazîf

            Hasretini gittigim her yere kutsal bir yadigâr gibi ruh kökümde tasidigim güzel ülkem, vatanim; senin kuslarindan ses almis, senin güllerinden gülmeyi ögrenmis, rüzgârlarina bagrini açarak serinlemis, ezaninla içlenmis, irmaklarinda gölgesini seyretmis, bulutlarina bakarak dagilip yeniden toparlanmayi ögrenmis olur da insan, hasretinden uzaklasabilir mi? Nasil uzaklassin!...



            Baska diyarlarda senin güllerinden daha büyük güller, denizlerinden defalarca genislemis denizler, daha çok günes görüp açilmis, yanarak açilmis güzeller var. Hangisi senin gülün kadar yürek kokar, hangisinde gönül kayigi âsûde yüzebilir ve hangisi “hemsîre veyahut yâr” olabilir!...






            Sen, güzelleri beyaz kiz kardesler kadar sefkatli, denizi gönül kayigina siginak, gülü en güzel kokularla gülen vatanimsin; senden uzakta ufka bakan göz, ne kadar görebilir... Senden uzakta sevdaya tutulacak sairlerin yüreklerinde yer mi kalir?


***

            Toroslarinin üzerinden kus uçusu geçip gelmenin, Pozanti sularinin sabah günesinde parildayisini görmeden uçmanin, Karacoglan’in bagri yanik dolasip tel tel türküler titrettigi tutusmus topraklara yüz sürmeden geçmenin günahi hasretine karisti. Ben nasil göreyim daglarini; göremiyorum! Ben rüzgârlarini nasil duyayim; duyamiyorum!

            Altmisini görmek için ayaga kalkmis çocuklugumun geçtigi, hâlâ büyüyecegim diye çirpinisima yaprak yaprak serinlikler hazirlayan ülkem,  rüyalarimi böyle süslemen ne güzel! Rüzgârlarini dinliyorum; yagmurlarin gönül köskümün kapisini oksuyor,  kuslarin içimde civildiyor: Hasret bu, bütün kadrosuyla...


***

            Sen, havasinda yanmis, yakilip külü göklere savrulmus Yunus siirlerinin zerre zerre uçustugu, Veysel’in gören gözüyle büyüdügü, tomurcugu Belh’te sarsilip Konya’da güllenen Celâleddîn’in Sems’e kostugu “sakli cennet”im; Afrodit’in içinden dogdugu köpük ve üstüne düsen kan var ya, bu satirlar o kanin ve o köpügün karisip kaynastigi sihirli kiyilardandir... O kiyilarda küçük bir serçe gibi sana gelmek için çirpinan bir yürekten... Bu satirlar, Yirmi Sekiz Çelebizade Mehmed’in hiçbir zaman konusmamis gibi susup uzandigi, uzanip sustugu topraklardandir... Yüregi daima kabarip cosan Kemâl’in kaç yil, kalemine sarilarak öfkesini, askini, özlemlerini yaziya döktügü adadan... Insanlarin ne kadar mütevazi olabilecegini küçücük mezarcigiyla bize gösteren kahraman-fatih Sadik Pasa’nin yattigi Girne’den...



***



            Simdi Sivas’in daglarinda ilk kar agarmak üzeredir. Kizilirmak, ayazda donup kalmamak için derelerden, çaylardan ne bulursa gövdesine katip büyümüs, bin ne kadar kilometrelik yoluna daha bir istahla sarilmistir. Bafra, onun gelip kocaman Karadeniz dalgalariyla bulusmasini beklesin; o, bütün Iç Anadolu’yu sarip sarmalamak istercesine kivrilacak, yayilacak, dolanacak, sonra bütün sularini sirtlayip öyle inecektir ovaya. Ortada Porsuk Sakarya’ya, bir yanda Meriç Tunca’ya, ta uzaklarda Firat Dicle’ye kavusacak... Onlar kavusarak büyüyor, kavustukça büyüyor, kucaklastikça büyüyor; Mecnûn’u büyüten ayrilikti; Asli’yi saçinin tellerinden baslayip yakan da, Kerem’i bütün zamanlarin en çok yanmisi yapan da...



            Insanoglu ayriliklarla büyüyor!

***

            Benim irmaklariyla çaglamis; kuslariyla civildamis; cennet gülü gülleriyle gülmüs; çagladikça, civildadikça, güldükçe içimde erimis, ruhuma zerre zerre sinmis memleketim, yurdum, silam, özüm... En kalabalik sehirlerine, Istanbul’larina kuzular salmisim. Hitaplarin en sicagini arayip durdugum sevgilim; sarsilip sallanma öyle!... Sarsilma, sallanma: Erzincan’in, Varto’nun, Bingöl’ün, Sakarya’nin agitlari dinmedi; yenileri yükselmesin...


***

            Insanoglu ayriliklarla büyüyor; ayrilik, çölde kavrulup gelen rüzgârlar gibi yaka kavura büyütüyor bizi. “Ben yanmadim, kavrulmadim” diyen varsa Asli’dan da, Kerem’den de habersiz; Vâmik ve Azrâ’dan da, Leylâ’dan da... 


Onlardan habersiz yasayanin sende isi ne?


Girne, Subat 2005-Ayvalik, Agustos 2007


Linkback: GURBETTE ZAMAN III
  • Gösterim 7,001 
  • Hikayeler
  • 0 Yanıtlar





Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren sindirgidedelerkoyu..com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Sindirgidedelerkoyu..com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz