Haberler:



Regaip, herhangi bir şeyi istemek, arzu duymak, meyletmek, bu emeller doğrultusunda tutkuyla çaba sarf etmek demektir. Regaip Kandili ise her türlü arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı, rağbetlerimizi iyiye, doğruya, güzele, faydalı olana, hakka ve hakikate; regaibimizi Rabbimize yöneltmek, bütün işlerimizi Cenab-ı Hakk'ın rızasına uygun hale getirme çabasıdır." Regaib Gecesi, üç aylar içinde kendisinden sonra gelecek olan Miraç, Berat ve Kadir Gecesinin de bir müjdecisidir. Onun için bu müjdeciye kulak verip bu geceyi ve üç ayları iyi değerlendirilmelidir.

Ege Bölgemizden Efelerimiz

Başlatan sindirgidedeler, 16 Ağustos 2012, 04:46:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe
KILLIOÐLU HÜSEYIN EFE
Tatar Memişler Köyü, Çine, Aydın

Annesi Yağcılar köyünden Fadimedir. Babası Tatar Memişler köyünden Bekir oğlu Hüseyidir. Yörük aşiretlerinden olduğu söylenir. Çocukluğunda keçi çobanlığı yapmıştır. Ince uzun boylu, buğday tenli ve sert mizaçlı, haşin olduğu kadar cesur davranışları gençliğinde dikkati çeken vasıflardı. Küçük yaşta iken babası öldüğü için bir köy düğününde ağabeyi Ibrahim öldürülünce, katilini bulmak ve intikam almak için dağa çıktı. Katili bulamadı ama oğlunu bularak onu öldürdü. Askerden kaçıp gelen kardeşi Mehmet ile birlikte oldu.
Linkback: Ege Bölgemizden Efelerimiz
  • Gösterim 16,352 
  • Yöremizden Tanıtımlar
  • 10 Yanıtlar




DEMIRCI MEHMET EFE
1883 Nazilli, 1959 Aydın Merkez

Babasının mesleğinden dolayı Demirci lakabını aldı. Askerlik görevini Izmir 5. depo alayında demirci olarak yaparken Ermeni bir Yüzbaşıdan yediği dayak üzerine firar etti. Köyüne dönen demirci, burada rahat durmayınca Çakırcalı Mehmet Efe tarafından Ödemiş'in Fata köyüne imam olarak gönderildi. Çakırcalı'nın ölümünden sonra Yanık Ali Efe çetesine katılan Demirci, cesareti gözüpekliği sayesinde çete içinde önemli bir konum aldı ve kısa zamanda Aydın ve Ödemiş havalisinde zorlu ve amansız bir efe oldu. Izmir'in işgalinden sonra 11 Temmuz'da resmen Kuvâyi Milliye'ye katıldı. Sonra Kurtuluş savaşında başlık mücadelesine katıldı.

TBMM Hükümeti'nin 9 Aralık 1920 tarihinde aldığı bir karar, Afyonkarahisar dolaylarındaki Atlı Takip Kuvvetleri'nin düzenli orduya süvari birlikleri olarak katılmasını öngörmekteydi. Albay Refet Bey'in 300 adamıyla birlikte süvari alay komutanı olarak düzenli orduya katılması yönündeki teklifini, Çerkez Ethem'in telkinleriyle dikkate almayan Demirci Efe üzerine kuvvet gönderilmiştir. Albay Refet Bey komutasındaki süvari birliklerinin 11 Aralık'ta başlattıkları harekat sonunda Demirci Efe'nin adamları ele geçirilmiştir. Yaşı uygun olanlar düzenli ordu birliklerine katılmış, diğerleri terhis edilmiştir. Demirci Efe ise 30 Aralık tarihinde TBMM Hükümeti'ne teslim olmuştur. Efe, Karacasu-Dualar Köyü'ne yerleşmiştir. Yanına, çok güvendiği Jandarma Yüzbaşı Nuri Bey'in seçtiği 50 kişilik bir muhafız kuvveti bırakılmıştır.

ÇAKIRCALI MEHMET EFE
1872 Ödemiş, Izmir - 17 Aralık 1911 Karıncalı Dağı,Nazilli
[img=http://img1.loadtr.com/k-801801-ege.jpg]http://[/img]

Çakıcı olarak da tanınan Çakırcalı Mehmet Efe, 1872 yılında bugünkü Izmir'in Ödemiş ilçesine bağlı Ayasuluğ Köyünde dünyaya geldi. Annesi Hatice, babası eski Zeybeklerden Çakırcalı Ahmet Efe idi. Baba–oğul her iki zeybeğin de kullandıkları Çakırcalı lakabının, birtakım kaynaklarda mensup oldukları bir Yörük aşiretinden gelme olduğu belirtiliyorsa da yapılan araştırmalar sonucu bunun oldukça düşük bir olasılık olduğu ortaya koydu.

Babası eşkıyalığı bırakmış, düze inmiş, kendi halinde bir köylü olarak yaşarken bu durumdaki eski zeybeklerin yeniden dağa çıkmalarını önlemek amacıyla verilen gizlice öldürülmeleriyle ilgili bir emir doğrultusunda zaptiye çavuşu Boşnak Hasan tarafından öldürüldü. Babasının öldürüldüğünde Mehmet, henüz 11 yaşındaydı. Uzun süre tütün kaçakçılığı yaparak yaşamını sürdürdü. Bu işte en büyük yardımcısı babası Ahmet Efe'ye de yardım etmiş olan Eşkıya Mustafa idi. Bir zaman sonra Hacı Eşkıya'nın geçmişte kendisini bırakarak başka bir gençle kaçan karısını ve kaçtığı genci Ödemiş'teki evinde öldürür. Kısa bir süre sonra da babasını da tuzağa düşürerek öldüren Boşnak Hasan Çavuş tarafından yakalanarak hapse atıldı. Ancak delil yetersizliğinden dolayı mahkemede beraat ederek serbest kaldı.

Çakırcalı'nın bir gün başına bela olacağını bilen Hasan Çavuş'un yıllar önce işlenen bir hırsızlık olayını da ona mal edip takibe düşmesi ve köyüne baskın düzenleyerek annesi ve diğer akrabalarına türlü hakaretlerle işkence yapması Çakırcalı'yı çileden çıkardı. Bu olaylar ve babasının da öcünü almak amacıyla Çakırcalı, yanında Hacı Mustada, Çoban Mehmet, Harmnlıoğlu Ahmet, Koca Mehmet, Arap Mercan, Kara Ali gibi yiğitlerle dağa çıktı ve Çakırcalı Mehmet Efe dağa çıktı, Osmanlı gelip de yakalasın diye Osmanlı'ya haber salar.

Halk arasında ün kazanan ve öyküsü destanlaşan Çakırcalı, diğer bir çok efe gibi o da varlıklı kişilerden aldığı paraları kendisine yardım eden yoksullara dağıttı. Çevredeki bir çok varlılık kişiyi köprü, çeşme gibi yararlı işler yapmaya zorladı. Bu sayede halkın gözünde kısa bir sürede yüceldi. Çakırcalı, bir ara peşine düşmüş olan Hasan Çavuş ile Mülazım Hüsnü Efendi'yi de bir pusuda öldürdü.

Ünü Osmanlı ve sınırlarını aşarak Avrupa'ya kadar yayılan ve Avrupalı bir çok gazetecinin kendisiyle söyleşiler yaptığı Çakırcalı Efe ile baş edemeyen Osmanlı kendisine çeşitli defalar af çıkarttı.
1912'de Nazilli yakınlarındaki Karıncalı dağ mevkisinde yönetim güçlerince girdiği bir çatışma sonucu ölmüştür. Kendisinin 'eğer bana bir şey olursa sizi yok ederler, o yüzden benim başımı yok edin' tembihiyle kafası kesik şekilde Karıncalı Dağ' da gömülmüş

YÖRÜK ALI EFE
1895 Kavaklı, Sultanhisar, Aydın - Bursa 23 Eylül 1951

Kurtuluş Savaşı sırasında 16 Haziran 1919'da Malgaç Baskını ile düşmana ilk darbeyi vurmak suretiyle Aydın yöresinde düşman kuvvetlerinin ilerlemesini durdurmuş olan efedir.

Babası Sarıtekeli sülalesinden Ibrahim oğlu Abdi, annesi yine Yörüklerin Atmaca sülalesinden Fatma'dır.

Yörük Ali 19 yaşına geldiğinde, Aydın dağlarında dolaşan Alanyalı Molla Ahmet Efe'nin grubuna katılmak istedi. Ağır bir sınavdan geçirilerek gruba alındı. Kısa zamanda Efe'nin ve tüm zeybeklerin güven ve sevgisini kazanarak grupta ikinci adam konumuna yükseldi. Alanyalı Molla Ahmet Efe'nin Bozdoğan Kavaklıdere baskınında ölmesi üzerine Yörük Ali Efe olarak grubun başına geçti.

Dört yıldan fazla dağlarda dolaşan Yörük Ali Efe, bu süre içinde daima ezilenin mağdur edilenin, güçsüzün yanında oldu. Haklı olarak halk tarafından sevildi, itibar ve destek gördü.

Yörük Ali Efe 1919 senesinde dağdan indi. O sıralar düşman Izmir ardından Aydın ve Nazilli'yi işgal etmişti.

Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe ve bazı arkadaşları, Aydın ilinin Çine ilçesi Yağcılar köyünde toplanarak, Yörük Ali Efe ve arkadaşlarının 16 Haziran 1919 tarihinde Sultanhisar ve Atça arasındaki Malgaç deresinin üstünden geçen Malgaç demiryolu köprüsü yanındaki Yunan karakoluna baskın yaptılar. Baskın sonunda karakol tümüyle imha edildi, cephane ve erzaklar ele geçirildi. Bu baskın Batı ve Güney Anadolu'da düzenli, bilinçli, ve milli şuurla işgalcilere yapılan ilk baskın olarak kabul edilmektedir. Bu önemli başarı halka ümit ve cesaret vermiş, düşmanın yurttan kovulabileceğine olan inancını arttırmış ve Yörük Ali Efe'nin liderliğini perçinlemiştir. Düşman beklemediği bu baskın karşısında paniğe kapılmış, Nazilli'deki kuvvetlerini Aydın istikametine kaçmıştır. Ne yazık ki çevreyi yakarak, yıkarak, masum insanları öldürerek.

Daha sonra 7. Tümen kumandanıŞefik Aker'in başkanlığında kurulan halk meclisinde oy birliğince alınan karar uyarınca Aydın, Yörük Ali Efe emrindeki kuvvetler tarafından kurtarılmıştır. Ancak takviye kuvvetlerle güçlenen düşman ordusu Aydın'ı ikinci kez işgal etmiştir. Artık kanlı savaşlar başlamıştır. Köşk, Umurlu ve Dörtyol cephesi kurularak olağanüstü cesaretle, donanımlı ve sayıca çok fazla olan düşman kuvvetleri büyük kayıplara uğratılmıştır. Böylece düzenli ordu kurulana kadar yirmi aylık bir süre düşman kuvvetlerinin Aydın kanadından Anadolu içlerine ilerlemesi engellenmiştir.

Düzenli ordunun kurulması üzerine Yörük Ali Efe, emrindeki savaş deneyimi çok iyi olan büyük bir gurubu her ferdinin istek ve sevgisiyle orduyla bütünleştirmiştir. Kendisi de Milli Aydın Cephesi Komutanı olarak savaş sona erene kadar vatani görevini sürdürmüştür.

Yörük Ali Efe alçakgönüllü bir insandı. Kurtuluş Savaşı'ndaki rolü ile ilgili olarak yapılan övgülere verdiği şu cevabı her zaman hatırlanacaktır:

"Bazı kimseler savaş zamanında yapılan işlerin bir çoğunu bana ve başkalarına mal ederler. Bu yanlıştır. Bir kişinin, beş kişinin böyle büyük davalarda ne ehemmiyeti olur ki? Gönlünde vatan muhabbeti taşıyan her vatansever o günlerde bizim gibi düşünmüş, bizim gibi duymuş, ondan sonra da bizimle beraber olmuştur. Milli mukavemette aslan payını kendine ayırmakta hata vardır. Bir elin sesi olur mu ki?"

Cumhuriyet döneminde Yörük soyadını alan Ali Efe, Kurtuluş Savaşından sonra altı sene Izmir'de yaşadı, 1928 senesinde, Kurtuluş Savaşında bir süre karargahı olan Yenipazar'a taşındı. 1951 senesinde, Izmir'de geçirdiği talihsiz bir tramvay kazasında bacaklarını kaybetti. 1953 yılında tedavi için gittiği Bursa'da ölmüştür.

Yörük Ali Efe vasiyetinde Yenipazar'da toprağa verilmesini istedi. Ayrıca "Halkı iyidir, toprağı sever, toprağı seven insan sever. Ben orada rahat ederim dedi."

Kuvayı Milliye'nin bu değerli komutanı TBMM tarafından Istiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Ayrıca Türk Milleti tarafından adına türkü yakılmıştır.

Yenipazar'daki evi Kültür Bakanlığı tarafından müze olarak düzenlenerek Yörük Ali Efe Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır.

KERIMOÐLU EYÜP EFE

1900 yılında Muğla Pisi'de(Yeşilyurt) Maşat denilen yerde bir düğün kurulur. Ilerleyen saatlerde Kerimoğlu Eyüp arkadaşları ile zeybek oyununa kalkar. Ama Ağabeyi Hüseyin'in arkadaşı Kocaoğlan oyunu sarhoş kafayla bozar. Eyüp, hakaret anlamına geldiğini bildiği halde buna ses çıkarmaz. Ancak kocaoğlan gider Izzet Ağa'nın masasına oturarak eğlenmeye başlar. Eyüp tabancasıyla Izzet Ağa'nın üzerine yürür. Çıkan kargaşada muhtar Izzet Ağa yaralanır, Eyüp kaçar. Köylülerce yakalanan Eyüp muhtarın adamları tarafından dövülür. Anası Hatça Kadın Eyüp'ü kurtararak evlerine götürür. Ertesi gün kolluk kuvvetleri Eyüp'ün evini kuşatmıştır. Eyüp dağlara doğru kaçarken çıkan çatışmada bir zaptiye ölür. Kerimoğlu Eyüp hiç yoktan katil olmuştur. Zaptiyeler uzun süre dağda Eyüp'ün izini sürmüşler ama bulamamışlardır. 19 yaşındaki bu zeki ve çevik genci ele geçiremezler.

Ve nihayet Milas'ta kaçakçı yakalamakla ünlenmiş "Kör Arap" lakaplı Ismail Çavuş'a haber salarlar. Kör Arap, daha önce girdiği bir çatışmada gözünün birini kaybettiğinden ve çok esmer tenli olması sebebi ile bu lakap ile anılırmış. Çok acımasız ve çok keskin nişancıymış.
Eyüp, uzun süre dağlarda gezmiştir. Bu sıralarda Yerkesik Çakallar mahallesinde Ibiş Ibrahim'in torunu Sarı Sultan'a âşık olur.
1901'in güz aylarında Ağabeyi Hüseyin, Kocaoğlan ve Kerimoğlu Eyüp, Sarı Sultan'ı dedesi Ibiş Ibrahim'den istemek için Menteşe'ye(Çakallar) gelirler. Torunu Sarı Sultan'ı vereceğini söyleyen Ibiş Ibrahim onları misafir eder. Bir yandan da kız kardeşinin oğlu ile jandarmaya haber gönderir.

Çakallar'a gelerek evi saran Kör Arap ve jandarmanın sabaha karşı yaptıkları baskında Eyüp ölür, diğerleri yaralı olarak kurtulur.
19 yaşında, kalleşçe vurulan "Kerimoğlu Eyüp" için yöre halkınca türküler yakılmıştır. (Egenin ünlü zeybeği Kerimoğlu)
Öldürüldüğü ev, Yerkesik Belediyesi tarafından "Kerimoğlu Eyüp Türküsü Evi" olarak restore ettirilerek ziyarete açılmıştır.

ATÇALI KEL MEHMET EFE

1780 - 1830 Aydın, Sultanhisar'ın Atça kasabasında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve genç yaşında dağa çıkarak zeybek olmuş, daha sonra da 1829-1830 Aydın Ihtilali olarak anılan harekete önderlik etmiştir. Zulmü ve adaletsizliği ortadan kaldırmak, yeni bir düzen kurmak için çalışmıştır.

1829'da Kuyucak'ta başlayan Kel Memet'in önderliğindeki Aydın ayaklanması bir halk ihtilali özelliklerini taşır görünmektedir. Osmanlı Imparatorluğu'nun girdiği savaşların vergi yükünden bunalan halka bu vergiyi kaldırdığını ilan etmiş, mültezimlerin, voyvodaların ve zabitlerin halktan keyfi olarak topladıkları vergileri kaldırmıştır. Bunlarla da yetinmeyerek, ' vali-i vilayet, hademe-i devlet, Atçalı Kel Memet ' şeklinde imzaladığı fermanlarda hükümetten serbest ticaret ve tarımın korunmasını, kanunların değiştirilmesini, daha eşit kanunlar yapılmasını ve askerliğin yeni esaslara bağlanmasını istemiştir. Aydınlıların yanı sıra, Kütahya, Manisa, Burdur ve Denizli 'nin bazı kazaları, onun ileri sürdüğü fikirleri sevinçle karşılamış, ona kapılarını açmış ve kendilerine efendi yapmışlardır. Ilk ayaklanmasında Aydın mütesellimi ve yanındaki adamlarıyla girdiği çatışmalar hariç, diğer kasabalarının hiç birisinde ona karşı silah atılmamıştır. Aksine, adamlarıyla birlikte bu kasabalara birer kurtarıcı gibi girmiştir. Idaresi altında bulunan yerlerde halkının malına, canına ve ırzına saygı gösterdi. Seyahat hürriyetine engel olmamıştır.

Savunduğu fikirlerin 2.Mahmut 'un reformları ve sonrasındaki Tanzimat ilanı ile paralellikler arzettiği ileri sürülebilir. Öte yandan, Aydın Ihtilali döneminin, Osmanlı Imparatorluğu'nun pek çok bölgesinde bir önder etrafında toplanarak yerel idareleşmeye (veya derebeylik kurmaya) yönelen hareketlerle eşzamanlı olduğu unutulmamalıdır. Boyut ve tarzları farklılıklar göstermekle birlikte, Manisa'da Karaosmanoğulları, Çukurova'da Ramazanoğulları, Yanya'da Tepedelenli Ali Paşa, Tuna boyunda Pazvantoğlu, hatta Mısır 'da Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanları aynı dönemin hadiseleridir. Osmanlı Devleti, uğradığı kayıplara rağmen, bunların hepsini aşmıştır.

#6
DANIÞMENTLI ISMAIL EFE
1878, Danişment Köyü, Aydın - 1946, Aydın

Danişmentli Ismail Efe 1878 yılında Aydın'ın Danişment köyünde doğdu. Aydın'ı Yunan Işgali'nden kurtarmak için savaşan efelerden biridir. Milis Binbaşı rütbesiyle Aydın ve çevresi savunmasında ve Anzavur Ayaklanması'nde Kuva-yı Milliye güçlerinin içindedir. — Danişmentli Ismail Efe ile birlikte.
DANIÞMENTLI ISMAIL EFE ve kızanları

[img=http://img1.loadtr.com/k-801806-efe.jpg][/img]

GÖKÇEN EFE
1891 Ödemiş – 12 Kasım 1919 Aydın

Asıl adı Hüseyin'dir. Kurtuluş Savaşı'a katkılarıyla tanınan efe, Ünlü efelerden Çakırcalı Mehmed Efe'nin akrabası ve sağ koluydu. Tire'de Gümce Dağı'nda birkaç yıl eşkiyalık yaptıktan sonra Mahmud Celal Bey'in (Bayar) aracılığıyla 1914'te bağışlandı. Izmir ve yöresinin Yunanlılarca işgali üzerine gönüllü olarak Kurtuluş savaşı'na katıldı. 57. Tümen Komutanı MiralayŞefik (Aker) Bey'in gözetiminde oluşturulan Kuvayı Milliye örgütlenmesi içinde yer aldı.

Gökçen Efe Aydın havalisinde mücadele eden Yörük Ali Efeye kızan göndererek işbirliği teklif eder. ancak gelen kızan Yörük Ali Efenin Aydını düşman işgalinden kurtardığı haberini getirir. Bundan cesaret alan Gökçen Efe de Tireyi işgalden kurtarmaya karar verir.Önce 300 kızanıyla birlikte 26 Ağustosta Üç yol baskınına katılır.Çok takdir ettiği neredeyse yaşıtı olan Yörük Ali Efe ile omuz omuza savaşır.Gökçen Efe Tireyi Yunandan geri almanın planlarını yaparken 13 Ekim 1919 da hastalanır. Bu durumu öğrenen Yunan kuvvetleri hücuma geçerler. Hasta yatağından çatışmayı idare eden Efe Çadırın basıldığını görünce 7-8 yunan askeri ile mücadeleye girer ve onları öldürür. Kendisi de yaralanır. Yaralı halde mevzi değiştirirken yaralı bir Yunan askeri tarafından arkadan vurularak şehit edilir. Henüz 28 yaşında iken şehit olan bu kahraman Efenin kızanları vasiyetini yerine getirip Tireyi Işgalden kurtarırlar.

Haziran 1919'da, Yunan ileri harekatını durduran Köşk Cephesi'nde savaştı. Fata ve Kemerdere'de baskınlar düzenledi ve Yunanlılara ağır kayıplar verdirdi. Ekim 1919'da Fata yöresinde Yunan toplu saldırısının geciktirilmesini sağladı. 13 Kasım 1919'da Fata yöresinde Yunan birlikleriyle şiddetli bir çatışmaya girdi. Üç gün süren çatışmalardan sonra, siperine girmeyi başaran bir Yunan askerince 16 Kasım 1919'da süngülenerek şehit edildi. Ankara hükümeti daha sonra, savunurken öldüğü Fata bucağına onun anısına Gökçen adını verdi. Kurtuluş Savaşı'nın adı ilk duyulan direnişçilerinden olan Gökçen Efe, Halide Edip Adıvar'ın "Efe'nin Yemini" adlı öyküsünün de kahramanıdır. Ödemiş yöresinde adına Türküler yakılmıştır.

SÖKELI CAFER EFE
1870 Girit - 19 Temmuz 1919 Germencik, Aydın

1850 yıllarına doğru Giritli Rumlar Türklere karşı olan tutumlarında bir hayli ileri gitmiş ve Türkleri son derecede rahatsız etmeye başlamışlardır. Girit adasındaki Türkler fırsatını buldukça anadoluya kaçmaya başlamışlardır.

Cafer 25 - 30 yaşlarında gözü kara bileği pek bir delikanlıdır. Bir pazar günü tarlalarında
çift sürmekte olan cafer'in yanına at üstünde elinde kırbaçlı bir rum gelir. Bu gün kilise günüdür, sen neden çift
sürüyorsun niye kiliseye gitmiyorsun diyerek elindeki kırbaçla vurmaya başlar. Cafer ; Ben müslümanım .Kiliseye gitmem.Gidirsem Camiye giderim demesi üzerine aralarında
kavga başlar.Cafer elindeki övendere ile vura vura rumu öldürür.Evlerine gelerek saklanır.Rum'un ölüsünü
bulan rumlar Cafer tarafından öldürüldüğünü anlayınca evlerinin etrafını çevirirler. Annesinin rumları oyala-
masıyla arka pencereden kaçan cafer dağlarda uzun bir süre saklanır.

Cafer mert ve gözü pek bir delikanlıdır. Loran köyünün güzel kızlarından birine aşık olur.
Rum kızıyla ilişki kurar.Bu ilişkiden haberi olan kızın abileri, Cafer'i tehdit etmeye başlarlar.Cafer uzun bir süre
dağlarda saklanmak zorundadır.Bir süre sonra yakalanan Cafer Rum kızıyla evlenmeye karar verir. Cafer'in evlenmeye kabul etmesi üzerine kilisede yapılacak tören için kiliseye gider.Cafer
müslüman olduğu için önce vaftis olması gerekmektedir.Kilisede ayin bittikten sonra din gereği Cafer insan boyu
büyüklüğündeki içi şarap dolu fıçı içine üç defa batırılır. Bu işlemin üç hafta tekrarlanacağını bilen Cafer yine
dağlara kaçarak saklanır. Yine yakalanarak kiliseye getirilir. Zorla güzellik olmayacağını anlatan Cafer çareyi
kilise papazını öldürmekle bulur.Papazın öldürülmesi üzerine tüm Giritli Rumlar Cafer'in peşine düşerler.

Cafer Girit adasına uğrayan bir gemiye binerek Bodrum yakınlarında karaya çıkıyor.
Cafer kendisinden önce Anadolu'ya gelen Türkleri bulmak üzere Söke'ye geliyor. Söke'ye gelen Cafer Girit'ten gelen Türklerin oturdukları Halil Efendi'nin hanına
(kahvesine) yerleşiyor.

Yıl 1919. Anadoluda istila edilmiş ve Izmir - Aydın yöresine yunanlılar yerleşmiştir.
Yunanlılar ve yerli rumlar Türk halkına akıl almaz bir şekilde işkence etmeye başlamışlardır.
Söke - Kuşadası yolu üzerine Dolacı boğazındaki bir bağ evinde oturan yerli rumlardan
CANI isimli rum çevresine akıl almaz işkence ve baskılar yapmaktadır.Çevredeki türkler bu baskı ve işkencelerden
bıkmış isyan etmeye başlamıştır. Cani'nin yaptıkları hergün handa konuşulmakta ve bir çare aranılmaktadır.
Cafer olayları baştan sona bilmektedir.Bir gün yine çok işkence gören bir Türk'ün başından geçenlere dayanama-
yan Cafer o kişiden 5 altın ve tüfek ister. Cani'yi bağ evinde izleyen Cafer bir gün Cani'yi öldürmeyi başarır.
Cani'nin ölümü kısa sürede çevrede duyulur.Cafer nam kazanır. Etrafında eli silah tutan kişiler Cafer'e kızan
olur. Artık Cafer Yunanlılar ve Rumların korkulu rüyası haline gelmiştir. Cafer fırsat buldukça Kuşadası,
Selçuk, Ortaklar havalisindeki Yunan ve Rum karokollarına baskınlar düzenlenmekte ve daha önceden işkence
yapmış yerli rumlara aman vermemektedir.

CAFER'IN GERMENCIK BASKINI
Yıl 1919, ayardan Temmuz, Cafer Efe düşman askeri ile dolu bir trenin Izmir'den Aydın'a
geçeceğini öğrenir. Trenin Aydın'a geçmesini engellemek amacıyla Germencik tren istasyonunun 100 m kadar
doğusunda bulunan tren tren köprüsünü dinamitle imha etmek amacıyla 19 Temmuz 1919 günü bir baskın
düzenler.
Cafer efe, beraberinde Kürt Mehmet, Çerkez Hamit çavuş, Kunduracı Ziya Çavuş,
Yoğurtçu Mustafa'nın oğlu Ibrahim , Binbaşı Sait bey, Çoban hüseyin, Meloko Mustafa, Zurabasanın Akif,
Rizvan, Yağcı Durmuş, Dilaver Ali, Acem Ali, Ali Filiz, Ters Ridvan, Arap hacı Nasır, ( Koca Arap ),Şakir Çavuş
Sokeryono Hasan Ağa, Zahir, Koca Musa, Vafi Petro Mustafa, Zonobu buro Ali, Ibrahim Çavuş ( kürt Ibo )
Kuvayici Mehmet, Yavrum Sali, Haso Ali, Arap Haki, Hüseyin Çavuş, Osmanyo gibi daha isimlerini bilemediği-
miz 40 - 50 kadar kızanıyla birlikte Sazlıköy, Argavlı Moralı üzerinden Karaağaçlı köyüne gelirler.Karaağaçlı
köyüne gelmeden önce yolda Çerkez Ahmet olarak bilinen efe ile karşılaşırlar. Çerkez Ahmet'e Germencik'e baskı-
na gittiğini anlatır.
Cafer efe'nin kızanlarından biri Çerkez Ahmetin Yunan yanlısı olduğunu ve baskından
vazgeçilmesini istediğini söyler. Cafer Efe "Benden korkar, bizi ihbar edemez diyerek baskından vazgeçilmeye-
ceğini söyler ". Bu cevab karşısında kızar, baskına gitmekten vazgeçer ve söke'ye geri döner. Karaağaçlı köyüne
geri gelen Cafer efe köy halkından Osman Sözer'in evinde konaklar. Geceyi orada geçiren Cafer efe baskın pla-
nını orada tekrar düzenleyerek sabahleyin 19 Temmuz 1919 tarihinde saat 00.4'de Germencik'e hareket eder.
Germencik'in güneyinde bulunan mezarlığın yanından, doğudan, batıdan ve ortadan
olmak üzere üç koldan istasyona doğru harekete geçer. Germencik Mezarlığına iki makinalı yerleştirir.
Makinalıların başında çerkez Hamit Çavuş ve Kunduracı Ziya Çavuş kalır. Mezarlığın doğu yakasındaki deli çay
ismiyle bilinen çayın içinden ( Koca Kavağın yanından ) kendisi ve baş kızanları Bayraktar Abdullah ( Abdullah
KARACAN ) ve diğerleri ile birlikte çay içinden kuzeye doğru ilerler. Tren köprüsüne 50 m. kadar kaldığında
(ÞimdikiŞehit Cafer Ilkokulunun Kuzey Batı köşesi ve belediye su şebekesinin olduğu yer ) bir anda yaylım ateşi
ile karşılaşır.
Yaylım ateşi takriben yarım saat kadar devam eder.Cafer efe yerinden kıpırdayamaz Bir
tek el bile ateş edemeyen Cafer efe çok sinirlenir ve gizlendiği yerden nara atarak aniden fırlar. Fırlaması ile
birlikte vücuduna sayısız kurşun yer veŞehit düşer. Cafer Efe'nin şehit düştüğünü gören kızanlarından Bayraktar
Abdullah geri çekilmelerini ister. Ve geri çekilirler. Bu arada yarıdan fazla şehit verirler.Yaralılar arkadaşları
tarafından geriye taşınır. Yolda ölenler arkadaşları tarafından Argavlı ve Karaağaçlı Mezarlığına defnedilirler.
Cafer Efe'nin cesedi şehit düştüğü yerde kalmıştır. Cafer Efe'nin cesedini alan Yunanlılar
kellesini bir sırrığın ucuna geçirerek Ortaklar istasyonunda iki üç gün teşhir ederler. Teşhirlerinde " Işte Mustafa
Kemaliniz " artık bütün umutlarınız bitti.Şeklinde halkın moralini bozmaya çalışırlar. Ancak Ortaklar halkın-
dan biri " Ben Mustafa Kemali Tanımam ama bu Söke'li Cafer Efe'nin başı" demesi üzerine Yunanlıların yalan-
ları meydana çıkmış olur.
Cafer Efe'nin başını Atina'ya götürüp bir müzede altına şu ibare yazılarak Teşhir edildiği
söylenmektedir. " YUNAN CELLADI CAFER "

CAFER EFE NASIL PUSUYA DÜÞTÜ
Karaağaçlı köyüne gelmeden önce yolda karşılaştığı Çerkez Ahmet ismiyle bilinen efe, Cafer Efe'den ayrıldıktan sonra, Tekin köyü üzerinden dolaşarak Germencik tren istasyonunun güneyinde bulunan şimdiki çardak kahve ismiyle bilinen yerdeki Yunan Karakoluna Cafer Efe'nin düzenlediği baskını ihbar eder. Bunun üzerine Yunanlılar Aydın tarafından takviye alırlar ve hazır beklerler. Ihbar olayının Çerkez Ahmet tarafından yapıldığını öğrenen Cafer Efe'nin kızanları, Çerkez Ahmet'i pusuya düşürerek öldürürler. Çerkez Ahmet'i pusuya düşürerek öldürürler.



[img=http://img1.loadtr.com/k-801805-efe.jpg][/img]
Kuvvayi Milliye kahramanlarımızdan Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe

*-*-*-*Yörük Ali*-*-*-*  Kahvenin önü şimşir Kahveci kahve pişir Yörük de Ali geliyor Aklını başına devşir  Kale yaptım hanoldu Yörük Ali Avrupa'ya şan oldu  Aydın dağını oydular Içine çete koydular Yörük de Ali'nin ismini Hazret-i Ali koydular  Ördek gitti kız geldi Yörük Ali'ye gavur Izmir az geldi  Tencerem dolu ayran Gezerim seyran seyran Yörük Ali'nin arkadaşı Ödemişli Kör Bayram  Bayram aman değil mi Ali Efe'm seyran değil mi  Ödemiş'i bastılar Çalıya da martin astılar Yörük Ali'nin kurbanına Bin Yunanlı kestiler  Ördek gitti kız geldi Yörük Ali'ye gavur Izmir az geldi  Dağları da oydular Içine çete koydular Yörük de Ali'nin adını Hazret-i Ali koydular  Değil aman değil mi Yörük Ali'm aslan değil mi  Yörük Ali'm aslan değil mi Malgaç çayında durdum Otuz düşman ben vurdum Iki çete ile ben Aydın'ı Yunan 'dan aldım  Bu dağların efesi Yörük Ali'm Aydın'dan gelir sesi


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren sindirgidedelerkoyu..com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Sindirgidedelerkoyu..com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz