"Þ" Harfiyle Başlayan Deyimler...

Başlatan mehmethoca, 18 Eylül 2011, 22:24:58

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Þad olmak: Sevinmek, mutlu olmak."Seni gördük, şad olduk."

Þafak atmak: Aniden önemli bir durumla karşı karşıya kaldığını anlamak, bu sebeple tedirgin olmak."Onu yanımdan kovunca bende şafak attı."

Þafak sökmek: Güneşin doğmaya başlamasıyla gece karınlığının yavaş yavaş kaybolup ortalık aydınlanmaya başlamak."Þafak sökmeye başlayınca yola çıkmaya karar verdiler."

Þaha kalkmak: 1. Atın ön ayaklarını yerden kesip arka ayakları üstünde yerde durması. 2. Coşmak, kükremek, baş kaldırmak."Azgın at şaha kalkarak binicisini sırtından yere attı."

Þaka gibi gelmek: Bir türlü inanamamak."Bütün olup bitenler şaka gibi geliyordu onlara."

Þaka götürmemek: 1.Şakadan hoşlanmamak. 2. Bir iş ya da durum dikkatsizliğe, önemsenmemeye gelmemek."Bu iş şaka götürmez beyler, dikkat edin!"

Þaka kaldırmak: Kendisine yapılan şakalara katlanmak, dayanmak.

Þaka maka (derken): "Ciddiye almıyor, ağırlığını duymuyor, gerektiği gibi önemsemiyorduk ama sonunda gerçekten önem vermemiz gerektiği ortaya çıktı" anlamında kullanılır.

Þakası yok: 1. Tehlikeli. 2. (O) hatır gönül tanımaz, gerekeni yapar, ciddi bakar olaya."Þakası yok bu adamın, hemen buradan gidelim."

Þakaya getirmek: 1. Oldukça önemli, ciddi bir şeyi açıktan söylemeyip şaka yollu söylemek. 2. Önemli bir meseleyi şaka yaparak geçiştirmek."Işi şakaya getirip unutturmaya kalkma emi!"

Þakaya vurmak: Ciddî bir söz ve davranışı şaka yoluyla geçiştirmek.

Þamar oğlanı: Herkesin hıncını aldığı, dövdüğü, çattığı, söylendiği kimse."Yeter artık, şamar oğlanı olmaktan kurtar kendini!"

Þamata koparmak: Gürültü, patırtı yapmak.

Þapa oturmak: Güç bir duruma düşmek, çıkmaza girmek."Þimdi şapa oturduk işte, yardım alacak kimse de yok ortalıkta."

Þart koşmak: Bir işin yapılmasını önceden bir şarta bağlamak."Para almadan, vermeyeceğini şart koş ona."

Þeref vermek: Onurlandırmak, yapıp ettikleriyle övünç kaynağı olmak.

Þerefini korumak: Onurunu, kişiliğini gözetmek.

Þeşi beş görmek: Yanlış görmek, görüşünde aldanmak."Þeşi beş gördüm her hâlde."

Þeyhin kerameti kendinden menkul: Çok büyük işler yaptığını belirtiyor ama bunu doğrulayacak ne kanıt ne de kimse var ortalıkta.

Þeytana uymak: Dinin emirleri dışına çıkmak, haram olan işlere bulaşmak, doğru yoldan ayrılmak."Þeytana uyup da tekrar kumara başlayacak diye korkuyorum."

Þeytan diyor ki!: "Içimden şu kötü işi yap, doğru yoldan ayrıl eğilimi geçip duruyor" anlamında kullanılır."Þeytan diyor ki git şunu bir güzel döv."

Þeytan dürtmek: Durup dururken uygunsuz, kötü bir davranışta bulunmak."Güzel güzel oynarken arkadaşına vurup kaçtı, şeytan dürttü her hâlde."

Þeytan görsün yüzünü: "Onunla hiç görüşmek, bir arada bulunmak istemiyorum" anlamında kullanılır.

Þeytanın art bacağı: Çok afacan ve yaramaz (çocuk).

Þeytanın ayağını kırmak: 1. Aksiliği, uğursuzluğu yenmek. 2. Herhangi bir sebepten ötürü yapamadığı bir şey yapmak."Haydi, şu şeytanın bacağını kır da bize gel."

Þeytan kulağına kurşun: Iyi bir durumdan, işten gidişten söz ederken "Aman nazar değmesin, Allah kötülerin şerrinden korusun, şeytandan uzak bulundursun." anlamında kullanılır.

Þeytanın yattığı yeri bilmek: Çok kurnaz ve açıkgöz olmak; bilinmesi, hatırlanması güç şeyleri bilmek; pek çok şeyden haberdar olmak."O ne tilkidir bilemezsin, şeytanın yattığı yeri bile bilir."

Þıp diye geçmek: Ansızın, birdenbire geçmek.

Þifayı bulmak (veya kapmak): Hastalanmak."Burnum akıyor, yine şifayı kapacağız desene."

Þimdiden tezi yok: Hemen, hiç durmadan, hiç vakit kaybetmeden."Þimdiden tezi yok, ne yapılacaksa yapılmalıdır."

Þimşekleri üzerine çekmek: Söz ve davranışlarıyla çevresindekileri kızdırmak; rahatsız etmek; sert eleştirilerine, saldırılarına hedef ve neden olmak."Boşu boşuna şimşekleri üzerine çektin."

Þirazesinden çıkmak: Bozulmak, çığırından çıkmak, düzenini yitirmek.

Þom ağızlı: Hemen her olayı kötüye yoran, kötü şeyler olacağını söyleyen, ileri sürdüğü ihtimallerin gerçekleşmesinden korkulan kimse."Milleti korkutup durma, kapa şu şom ağzını da rahatlayalım."

Þöyle bir: Üstünkörü, gelişigüzel, üzerinde durmayarak."Þöyle bir baktım vitrindeki elbiselere"

Þöyle böyle: 1. Ne iyi ne kötü, orta derecede. 2. Hemen hemen, aşağı yukarı, yaklaşık olarak."Þöyle böyle üç yıl oldu onunla görüşemedik."

Þundan bundan: Belli belirsiz, önemsiz şeyler."Eh işte, şundan bundan konuşup durduk."

Þunu bunu bilmemek: Itiraz dinlememek, mazeret kabul etmemek, bahane istememek."Þunu bunu bilmem, yarın akşam sizi bekliyoruz."

Þunun şurası: Küçümseme, azımsama, yakın bir yer belirtmek istendiğinde kullanılır."Þunun şurası on adımlık yer, gelmeyecek misin?"

Þüphe kurdu: Kişinin içini kemiren, onu tedirgin eden kuşku."Onu arkadaşlarıyla birlikte gönderdim ama yine de içimi bir şüphe kurdu kemirip duruyor.





Linkback: "Þ" Harfiyle Başlayan Deyimler...
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

             Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
             Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
  • Gösterim 4,810 
  • Deyimler Sözlüğü
  • 0 Yanıtlar





Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren sindirgidedelerkoyu..com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Sindirgidedelerkoyu..com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz