Altay Türkleri - Алтай Кижилер (Altay Cumhuriyeti)

Başlatan sindirgidedeler, 25 Mart 2012, 15:29:46

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Altay Türkleri - Алтай Кижилер (Altay Cumhuriyeti)
Ekleyen: Türk Dünyası Buluşma Noktası
80 fotoğraf

Altay Cumhuriyeti, Asya’nın tam merkezinde Sibirya ormanları, Kazak bozkırları ve Moğolistan yarı çöllerin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır. Altay, çok güzel doğal manzaralı, birkaç devlet, doğal kuşak bölgesi ve kültürel dünyanın bir arada komşuluk ettiği Avrasya’nın merkezinde yer alan ve “Rusya’daki Tibet” olarak kabul edilen dağlık bir ülkedir.

Altay Cumhuriyeti coğrafya bakımından Asya kıtasının merkezi sayılan Güney Sibirya’da bulunmakta olup Kazakistan, Çin, Moğolistan ve Rusya Federasyonu dahilindeki Tıva ve Hakas cumhuriyetleri ile Kemerova Bölgesi ve Altay Eyaleti ile sınır komşuluğuna sahiptir.

Bununla birlikte adından da anlaşılacağı üzere bu ülkede Türklerin ilk ata yurdu olan Altay dağlarının bulunduğunu artık her Türk bilmektedir her halde.

Toplam yüzölçümü 92 902 km2 olan ve Batıdan Doğuya 360 km, Kuzeyden Güneye de 400 km uzanan Altay ülkesinde yaklaşık olarak 7 bin civarında göl mevcuttur. Ülke topraklarının dörtte biri koyu ormanlarla kaplı olan bu topraklarda en yüksek dağ zirvesi Ak-Sümer’dir (4506 m.).

Dağlık Altay’daki doğada yaklaşık olarak 30 bin toynaklı ve 4 binden fazla ayı mevcuttur. Buradaki toplam 1850 çeşit bitkiden 212 türü yalnızca Dağlık Altay’a özgü olup endemik [yalnızca bu bölgeye özgü] bitki türlerine aittir.

Altay Cumhuriyeti’nde iklim, dengeli kara iklimi olup yazları (Haziran-Ağustos) kısa ve sıcak, kışları (Kasım-Mart) ise uzun ve soğuktur. Ülkenin yeryüzü biçimi genelde dağlık bölgelerden ibarettir. Ülke tamamen Rusya’ya ait Altay dağlık zincirinin içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla cumhuriyetin yeryüzü biçimi de dar ve derin dağ nehirleri ile parçalanan ve nadir bulunan dağlar arası ovaları ihtiva eden yüksek dağ doruklarını barındırmaktadır. En yüksek dağın adı Beluha (Altayca Üç-Sümer, yüksekliği 4.506 m.), bu dağ aynı zamanda Sibirya’da en yüksek noktayı da temsil etmektedir.

Teles Gölü, Üç Sümer dağı, Altay ve Katun SIT alanları, UNSESCO kararıyla Dünya Insan Mirası listesine dahil edilmiştir.

Beşeri Durumu. Altay Cumhuriyetinde yaşayan nüfusa ilişkin son verilerin ışığında ülkede 01.01.2001 tarihi itibariyle 205,5 bin bin kişi yaşamakta ve bunların içerisinde 152,4 bin kişi ise kırsal kesimde 53,1 bin kişi de Gorno-Altaysk şehrinde yaşamaktadır. 01 Ocak 1991 tarihi itibariyle Altay Cumhuriyeti’nde 198.1 bin kişi yaşamaktaydı. Toplam nüfusun içerisinde ise şehirli nüfus oranı ancak yüzde 27’lik bir orana sahip olup ülkedeki insanların çoğu kırsal kesimlerde yaşamını sürdürmektedir. Insan yoğunluğu açısından kilometre kareye yaklaşık 2 kişi düşen Dağlık Altay’da toplam nüfusun yüzde 31’ini ülkenin yerli halkı olan Altay Türkleri oluşturmaktadır. Rusların toplam nüfus içerisindeki oranı ise %60 olup yine ülkede yaşayan Kazak Türklerinin oranı da yüzde 5.6’dır.

Altay Cumhuriyetinde birçok milliyete mensup insan yaşamaktadır. Ancak bu etnik gruplar, Altay Türkleri, Ruslar ve Kazak Türklerinin dışında yoğun olarak bir arada yaşayan gruplar değildir. Ülkede yaşayan etnik bileşke ise şöyledir: Ruslar - %60, Altaylar - %31, Kazaklar - %6, Ukraynalılar - %0.9, Almanlar - %0.4 vs. Diğer milliyetlere mensup gruplar sayısal olarak çok daha az olduğu halde Rus asıllı nüfus genellikle ülkenin Kuzey bölgeleri olan Maymin, Turoçak,Şebalin, Üst-Köksa’da ve Gorno-Altaysk’tadır. Bununla birlikte Altay Türkleri daha çok Ulagan, Üst-Kan ve Onguday bölgelerinde yaşarken, Kazaklar (%83’ü) Koş-Ağaç bölgesinde yaşamaktadır.

Altaylar Türkleri Altay Dil Ailesinin Doğu-Türk grubunun Kırgız-Kıpçak alt-grubuna mensuptur. Eskiden Altay Türkleri genel uğraşlarına bağlı olarak 8 kabile grubuna ayrılmaktaydı.

Ulusal ekonomide esas sektörü oluşturan köy ekonomisinin içinde önde hayvancılık gelmektedir. Hayvancılıkta ise boynuzlar almak üzere geyik yetiştiriciliği önemli bir yere sahiptir. Dağlık Altay’da bu alanda faaliyet gösteren çiftliklerde toplam 30 binden fazla Ren geyiği ile karaca mevcuttur. Yine ülkede bir milyona yakın koyun, 200 binden fazla keçi ve yaklaşık 80 bin at yetiştirilmektedir.

Altay Cumhuriyeti son derece zengin kaynaklara sahiptir. Hidro-enerji potansiyeli 80 milyar KWt. Saat olarak hesaplanmaktadır.

Sanayide ise önde gelen sektörler hafif sanayi ile gıda sanayisidir. Bununla birlikte altın çıkarma, molibdeniyim ile cıvanın çıkarımı ve işlemesi gibi sanayi dalları mevcuttur.

Turizmcilik alanında da Dağlık Altay’da oldukça iyi gelişmeler yaşanmakta ve bu alanda yeni projeler üretilmektedir. Bunun yanı sıra ülkede turizmin, dağcılık ve mağaracılık gibi alt dalları da son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Dağlık Altay’ın o muhteşem doğası ve dünyada henüz bozulmaya uğramayıp arılığını ve ekolojik düzenini korumayı başarabilmiş nadir bölgelerden biri olma özelliği bu ülkeye diğer bölgelerden ve yurt dışından gelen turist sayısının artmasına yol açmıştır.

Iletişimler. Ülkenin sahip olduğu coğrafya koşulları, tüm taşımacılığın %90’nın gerçekleştirildiği kara yolu taşımacılığı ve yolcu ile posta taşımacılığının gerçekleştirildiği havacılık olmak üzere iki taşımacılık çeşidinin gelişmesi üzerinde etkili olmuştur. Otomotiv taşımacılık ülkede önde gelen taşımacılık türüdür. Karayol uzunluğu 3.2 bin km’den daha fazla olup bu sayının içinde 541 km ise Novosibirsk-Biysk-Taşanta (Çu yolu) Federal bir karayolu olan en önemli otoyoldur.

Tarih bakımından da çok bereketli bir toprak olan Altay ülkesinde arkeologlar tarafından dün ışığına çıkartılan erken Taş devrinde yaşamış insanlara ait yerleşimlerin yaşı tam bir buçuk milyon yıldır.

Bununla birlikte arkeoloji dünyasında en çok bilinen Altay’daki Pazırık kültür dönemidir. M.Ö. I. binyılda Tunç dönemin yerini Erken Demir çağına bırakırken ortaya çıkan bu kültür esas olarak Iskitler ile ilgilidir. Bu döneme ait kurganların arasında özellikle donmuş bir zeminde bulunanlarında oldukça iyi korunmuş doku ve diğer buluntular elde edilmektedir. Herhalde Pazırık kurganından arkeologlar tarafından çıkarılan 2500 yıllık bir prensesi duymayan artık yoktur, çünkü bu bölgede bu denli iyi korunmuş bir insan organizması ilk defa bulunmuş ve dünyadaki bilim açısından son derece önemli bir kaynak ve araştırma noktasını temsil etmekteydi.

Dağlık Altay’ın esas önemi ise bu bölgenin Türklerin ilk yurdu olmasından ileri gelmektedir. Birçok arkeolojik buluntuyla desteklenen bu husus ışığında bilim adamları yürüttükleri çalışmalarıyla eski Türk dönemi ile daha önceki Hun ve Iskit-Sarmat dönemleriyle yakın bir ilişki içinde olduğunu da tespit etmiştir.

Eski Türk dönemine ait birçok dikili taş, balbal, yazıt ve kaya resmi bulunmaktadır Altay’da. Bu tarihsel anıtlar hem buradaki halk için hem de dünyadaki tüm Türkler için kutsal sayılan ortak bir kültür mirası değerindedir. Bu ortak geçmişimizin ve kültürel zenginliğimizin çok iyi bir biçimde araştırılması, bilinmesi, korunması ve tanıtılması gerekir, çünkü bizler bunu yapmazsak, yerimize bu misyonu üstlenebilecek çok sayıda talip zaten vardır, ancak onlar bu kutsal misyonu üstlendiğinde ortada başarılı bir çalışma olsa da, ortada Türk kültür ve tarihi diye bir şey kalmayabilir. O nedenle günümüzde çoğu Güney Sibirya bölgesinde başkaları tarafından neredeyse tarih yeniden yazılırken Türklerin de bu konuda çalışmalara bir an önce başlaması gerekir. Aksi halde, Türk tarihinin coğrafyası ve geçmişi çok büyük ölçüde kısalacak, kısaltılacaktır.

Linkback: Altay Türkleri - Алтай Кижилер (Altay Cumhuriyeti)
  • Gösterim 6,378 
  • Türk Dünyasından Seçmeler
  • 2 Yanıtlar




Altay Edebiyatı-Pazırık Kurganı-Altay Turks(Altay Türkleri)Ekleyen:Alatay Alpoğuz Таş kоrumğа kurçаdıp Jеbrеn Аltаy tujırаyt Kоrum tаştı jаstаnıp Bаtırlаrım uyuktаyt Kаyçılаrım julıjıp Kаy-çӧrçӧğin çӧrçӧktӧyt Mӱrkӱt аkşıyt kоrumdа Bаtırlаrım оyğоnоr Kӱmӱş uyğеn surkurаp Аrğımаğıñ sаkıp jаt Kılbış-jıdаñ tudunıp Аltаyıñdı ebirzеñ Uzun tӱndеr ӧtkӱrе Ulu çӧrçӧk çӱmdеlеt Kӱrkӱrеğеn оl kаydаñ Kаbаy Аltаy jаykаnаt Çаğаnаlu аğаştıñ Çаğаnаzın kurğаtpа Eki kıldu tоpşurdıñ Ediski ӱnin sеn ӱspе Ulu Аltаy bаtırlаr Undulkаlbаzın kаlаk Jаş ӱyеğе çӧrçӧğis Jаjın çаkkа jаñılğаy. Türklerin ilk tarihî vesikaları sayılabilecek Pazırık kurganlarının Altay Türklerinin yaşadıkları coğrafyada olması ve Altay Türklerinin Göktürklerin Torunları olması Altay edebiyatında bazı şiirlere konu olmuştur. Bu yolda L. Kokışev'in "Surak" (Soru), A. Adarov'un "Tonyukuk" ve "Kül-teginnin Kölötközi" (Kültigin'in Gölgesi), B. Bedurov'un "Taş Kezer" ve B. Ukaçin'in "Tonyukukün Kereezi" adlı şiir-leri hep bu yolda yazılmış şiirlerdir. E. Palkm "Korım" adlı şiirinde eski Türklere ait mezar taşlarına bakarak kimliğini sorgulayan bir öğrencinin duygularını şöyle tasvir eder. (Kindikova, 2000:85) : Kaçan da mmda öbökölör curtagan... Biı- zamanlar burada atalarımız yaşamış... Taldama alıptardın söögin temdektep, Seçkin bahadırların mezarım işaretleyip, Taştardı olor turguzıp kadagan, Taşlan onlar yerleştirmişler, Ürençik bister kaykaldar bedrep, Biz Öğrenciyken şaşırtıcı şeyler arayıp, Üredüçülerle kojo keletenis. Öğretmenlerimizle birlikte gelirdik. Kilenkey kıradafi aş cuunadıp, Telâ.j7z araziden yiyecek toplayıp, Kiyimderisti taştarga ilctenis. Giyeceklerimizi taşlara asardık. "Kemder ozodo curtagan?" dep, "Burada önceden kimler yaşamış? " diye, Keen Altayga tim korötönis. Görklü Altay'ımıza sessizce bakardık. Budıstın aldında cajıttar bar dep, Ayaklarımızın altında hazinelerin olduğunu, Buluttar bar dep bilbegenis. Bulutların varlığından farkedemezdik. L.V.Kokışev de Pazırık Kurganlarından ilham alarak yazdığı "Surak" (Soru) adlı şiirinde sorduğu soru-larla kimliğini arar; Köçüp kelgen köçkünder bolzo, Göçüp gelen göçmen iseler, Köö-kuyagm kem cazagan? Zırhları, silahları kim yapmış? Bazrnçık körgön albatı bolzo, Zayıf, güçsüz millet ise, Bazırık korımdı kem turguskan? Pazınk Korum 'u kim yapmış? Kimnin közine mizıldap turar, Güneşe karşı parıldayan, Kümüş sırganı kem edingen? Gümüş küpeyikim yapmış? Telekey bakkan öştiige udura Dünyayı fethe çıkan düşmana karşı Temir sogoondı kem iygen? Demir kargıyı kim atmış? Kanattu attar curalgan kebîste Kanatlı atlar nakşedilmiş halıda Kandıy kaandar, neni şüüşti, ne? Hangi kağanlar neyi düşündü acaba? Kazılıp kelgen bu altın cüstükti Kazılıp çıkardan bu altın yüzüğü Kandiy ciitter sıylajıp, süüştî ne? Hangi gençler hediye verip, âşık olmuş? A. Adarovda 1971'de yazdığı "Tonyukuk" adlı uzun şiirinde Tonyukuk'a şunları söyletir: O, kök teneris, kinçegis köp, Âh, gökyüzü, acımız çok, Olconm şıralu ol cüdan, Esirliğin o acılı yılları, Tenisken teniske cetken oroonıs Denizden denize dek uzanan ülkemiz Terge curtıs çaçılıp kaldı. Derli toplu yurdumuz dağıldı. Tabgaç kaanga bIs bagala, Biz Çin kağanına itaat ederek, Taldama küçis bergen ediş. Seçkin gücümüzü verdik. Olorgo öskö condor cuulap, Onlar için başka halklarla savaşıp, KIZII kanıştı tokkon ediş. Kızıl kanımızı döktük. Tabgaçtın ırızı uçun ölgÖnçö, Çin kağanının mutluluğu için ölmek yerine, Taştu ceriske canar deşkenis. Taşlı yurdumuza dönelim dedik. ÖlÜmnin közine bus udura Biz ölümün gözüne karşı Öçöşköndü çike körgÖnis. Öfkemizi hak gördük. Ol tuşta bisti bazarga, O zaman bizi yok etmek için, Onçozı kurçap kelgen emey. Hepsi etrafımızı çevirmişti ya. Altayda catkan Türk condı Altay 'da yaşayan Türk milletini Cuulap, olcolop apargan emey. Toplayıp, esir etmişti ya. Ce Türkter emdi oyto So küçtü, Fakat şimdi tekrar güçlü. Kök börüler cergeley barat. Bozkurtlar hızla koşuyor. Canıs la kargan Tonyukuk Yalnızca ihtiyar Tonyukuk Terge cakazında tegin oturak.. Yurdunun kıyısında yalnız oturuyor... Yukarıdaki mısralarm tarihi yorumuna karşılık B. Bedirov Ise "Taş Kezer" (1963) adlı şiirinde Türk'ün bugünkü hâline geçmiş zamanda dikilmiş mezar taşlarının bile ağladığını şöyle tasvir eder; Canı curt baştagan aldamış külükter Yeni hayata başlayan aldanmiş yiğitler Candabay, canındı kıralap sürdiler! Inançlarını, âdetlerini dışladılar! Baattrlar cayımjıp coroton talada Bahadırların atlarım hür koşturdukları yerde Buudaydın majagı cıdadıy caltırat. Kargılar buğday başaklan gibi parlıyor. Bu başka cürümdi taş kezer acarbayt, Bu başka hayata mezar taşı bakmıyor bile, Buungıp, barnıgıp, unçukpay ol iylayt. O ses çıkarmadan, boğularak ağlıyor. A.Adarov "Kül-teginnin KölötkÖzi" (Kültigin' in Gölgesi) adlı şiirinde Kültigin'in bugünkü Türk dünyasına bakışını anlatmaya çalışır; Catkan curtım tappay turadım. Yaşadığım yurdumu tanıyamıyorum. Öskö çıraylu, ulustar kaydan? Bu farklı yüzlü insanlar nereden? Kemder ugınan, kemder kanman? Kimlerin soyundan, kimlerin kanından? Olor kaydan keldi dep, men şuraydım. Onlar nereden geldi diye soruyorum. Kayda bistin erlü, ulu kalık? Nerede bizim güçlü, ulu milletimiz? O, caylaa, onçozı ıragan... Âh, galiba hepsi gitmiş... Çerdin cüzi, açım, kubulgan. Yeryüzü de değişmiş. Kayda ol uçı cok kaandık. Nerede o sonsuz kağanlık. Buna karşılık modern Altay edebiyatının en velûd şahsiyetlerinden biri olan B. UkaçIn 'o sonsuz kağanlığın' bekçileri olan Altay Türklerinin hâlâ ana-vatanda olmasından dolayı ataların ruhlarının memmu-niyetini şöyle anlatır; Kezer taş... Mezar taşı... "Kem sen?" dep, ol surayt. "Sen kimsin? " diye sordu. "Altay er!" dep, men aytsam, ''Altay eriyim!" diye cevap verince, Alan kaykap lyladı:Şaşırıp, ağladı: "Aysa ölbögÖn turus ne?!.. "Öyleyse henüz ölmemişiz ha?!.. B. UkaçIn "Tonyukuktın Kereezi" adlı şiirinde abidelere saldıran askerlere şu mısralarla karşılık verir; Tonokçıldar ol çılap. Yağmacılar gibi, Tonyukıktı ne aytkan? Tonyukuk'a neden ateş etti? Öskö kerek cok çılap, Başka iş yokmuş gibi, Ötkön öylö cuulaşkan! Geçmiş zaman ile savaştı! YIne B. Ukaçin yeniden birleşen Türk dünyası-nı şöyle tasvir eder: Cebrende bis Köktürkter bolgoms. Biz eskiden Göktürkler idik. Kök börünin bajı maanıbıska curalgan. Bayrağımıza bozkurdun başı resmedilmişti. Bazılgan öylÖrdö başka corıkka barganıs. Yenildiğimizde farklı yollardan gittik. Boy-boyıstı, bayla, tabışpay kalganıs. Galiba birbirimizi kaybettik. Cüs cıldıktardın cütküüldü bajında Yüzyılların hızla gelen kavşağında Cürümnin abıla oyto colıktıs... Kaderin cilvesi bizi tekrar birleştirdi... Tamırlardı kerigen tirü kanışta Damarlarımızda dolaşan diri kanımızda Tanış kıygının tabıjm uktıbıs!... Tamdık gelen çığlığı duyduk!.. Bas, cooldoş, kojo bas, Yürü, yoldaş, birlikte yürü, Bis ekü bir kalık... Biz ikizimiz aynı milletiz... Karuuzıjıp kabıra kuçaktaştis Yaklaşıp sıkıca kucaklaştık Katkınjip koştoy turubıs! Gülerek yanyana durduk!
Süre: ‎5:01

#2
Altay Edebiyatı-Pazırık Kurganı-Altay Turks(Altay Türkleri)Ekleyen:Alatay Alpoğuz


http://www.facebook.com/photo.php?v=1887703113162&set=vb.119292744752044&type=3&permPage=1
Таş kоrumğа kurçаdıp
Jеbrеn Аltаy tujırаyt
Kоrum tаştı jаstаnıp
Bаtırlаrım uyuktаyt

Kаyçılаrım julıjıp
Kаy-çӧrçӧğin çӧrçӧktӧyt
Mӱrkӱt аkşıyt kоrumdа
Bаtırlаrım оyğоnоr

Kӱmӱş uyğеn surkurаp
Аrğımаğıñ sаkıp jаt
Kılbış-jıdаñ tudunıp
Аltаyıñdı ebirzеñ

Uzun tӱndеr ӧtkӱrе
Ulu çӧrçӧk çӱmdеlеt
Kӱrkӱrеğеn оl kаydаñ
Kаbаy Аltаy jаykаnаt

Çаğаnаlu аğаştıñ
Çаğаnаzın kurğаtpа
Eki kıldu tоpşurdıñ
Ediski ӱnin sеn ӱspе

Ulu Аltаy bаtırlаr
Undulkаlbаzın kаlаk
Jаş ӱyеğе çӧrçӧğis
Jаjın çаkkа jаñılğаy.


Türklerin ilk tarihî vesikaları sayılabilecek Pazırık kurganlarının Altay Türklerinin yaşadıkları coğrafyada olması ve Altay Türklerinin Göktürklerin Torunları olması Altay edebiyatında bazı şiirlere konu olmuştur. Bu yolda L. Kokışev'in "Surak" (Soru), A. Adarov'un "Tonyukuk" ve "Kül-teginnin Kölötközi" (Kültigin'in Gölgesi), B. Bedurov'un "Taş Kezer" ve B. Ukaçin'in "Tonyukukün Kereezi" adlı şiir-leri hep bu yolda yazılmış şiirlerdir. E. Palkm "Korım" adlı şiirinde eski Türklere ait mezar taşlarına bakarak kimliğini sorgulayan bir öğrencinin duygularını şöyle tasvir eder. (Kindikova, 2000:85) :
Kaçan da mmda öbökölör curtagan...
Biı- zamanlar burada atalarımız yaşamış...

Taldama alıptardın söögin temdektep,
Seçkin bahadırların mezarım işaretleyip, Taştardı olor turguzıp kadagan,
Taşlan onlar yerleştirmişler, Ürençik bister kaykaldar bedrep,
Biz Öğrenciyken şaşırtıcı şeyler arayıp, Üredüçülerle kojo keletenis.
Öğretmenlerimizle birlikte gelirdik. Kilenkey kıradafi aş cuunadıp,
Telâ.j7z araziden yiyecek toplayıp, Kiyimderisti taştarga ilctenis.
Giyeceklerimizi taşlara asardık. "Kemder ozodo curtagan?" dep,
"Burada önceden kimler yaşamış? " diye, Keen Altayga tim korötönis.
Görklü Altay'ımıza sessizce bakardık. Budıstın aldında cajıttar bar dep,
Ayaklarımızın altında hazinelerin olduğunu, Buluttar bar dep bilbegenis.
Bulutların varlığından farkedemezdik.
L.V.Kokışev de Pazırık Kurganlarından ilham alarak yazdığı "Surak" (Soru) adlı şiirinde sorduğu soru-larla kimliğini arar;
Köçüp kelgen köçkünder bolzo,
Göçüp gelen göçmen iseler, Köö-kuyagm kem cazagan?
Zırhları, silahları kim yapmış? Bazrnçık körgön albatı bolzo,
Zayıf, güçsüz millet ise, Bazırık korımdı kem turguskan?
Pazınk Korum 'u kim yapmış? Kimnin közine mizıldap turar,
Güneşe karşı parıldayan, Kümüş sırganı kem edingen?
Gümüş küpeyikim yapmış? Telekey bakkan öştiige udura
Dünyayı fethe çıkan düşmana karşı Temir sogoondı kem iygen?
Demir kargıyı kim atmış? Kanattu attar curalgan kebîste
Kanatlı atlar nakşedilmiş halıda Kandıy kaandar, neni şüüşti, ne?
Hangi kağanlar neyi düşündü acaba? Kazılıp kelgen bu altın cüstükti
Kazılıp çıkardan bu altın yüzüğü Kandiy ciitter sıylajıp, süüştî ne?
Hangi gençler hediye verip, âşık olmuş?
A. Adarovda 1971'de yazdığı "Tonyukuk" adlı uzun şiirinde Tonyukuk'a şunları söyletir:
O, kök teneris, kinçegis köp,
Âh, gökyüzü, acımız çok, Olconm şıralu ol cüdan,
Esirliğin o acılı yılları, Tenisken teniske cetken oroonıs
Denizden denize dek uzanan ülkemiz Terge curtıs çaçılıp kaldı.
Derli toplu yurdumuz dağıldı. Tabgaç kaanga bIs bagala,
Biz Çin kağanına itaat ederek, Taldama küçis bergen ediş.
Seçkin gücümüzü verdik. Olorgo öskö condor cuulap,
Onlar için başka halklarla savaşıp, KIZII kanıştı tokkon ediş.
Kızıl kanımızı döktük. Tabgaçtın ırızı uçun ölgÖnçö,
Çin kağanının mutluluğu için ölmek yerine, Taştu ceriske canar deşkenis.
Taşlı yurdumuza dönelim dedik. ÖlÜmnin közine bus udura
Biz ölümün gözüne karşı Öçöşköndü çike körgÖnis.
Öfkemizi hak gördük. Ol tuşta bisti bazarga,
O zaman bizi yok etmek için, Onçozı kurçap kelgen emey.
Hepsi etrafımızı çevirmişti ya. Altayda catkan Türk condı
Altay 'da yaşayan Türk milletini Cuulap, olcolop apargan emey.
Toplayıp, esir etmişti ya. Ce Türkter emdi oyto So küçtü,
Fakat şimdi tekrar güçlü. Kök börüler cergeley barat.
Bozkurtlar hızla koşuyor. Canıs la kargan Tonyukuk
Yalnızca ihtiyar Tonyukuk Terge cakazında tegin oturak..
Yurdunun kıyısında yalnız oturuyor...
Yukarıdaki mısralarm tarihi yorumuna karşılık B. Bedirov Ise "Taş Kezer" (1963) adlı şiirinde Türk'ün bugünkü hâline geçmiş zamanda dikilmiş mezar taşlarının bile ağladığını şöyle tasvir eder;
Canı curt baştagan aldamış külükter
Yeni hayata başlayan aldanmiş yiğitler Candabay, canındı kıralap sürdiler!
Inançlarını, âdetlerini dışladılar! Baattrlar cayımjıp coroton talada
Bahadırların atlarım hür koşturdukları yerde Buudaydın majagı cıdadıy caltırat.
Kargılar buğday başaklan gibi parlıyor.

Bu başka cürümdi taş kezer acarbayt,
Bu başka hayata mezar taşı bakmıyor bile, Buungıp, barnıgıp, unçukpay ol iylayt.
O ses çıkarmadan, boğularak ağlıyor.
A.Adarov "Kül-teginnin KölötkÖzi" (Kültigin' in Gölgesi) adlı şiirinde Kültigin'in bugünkü Türk dünyasına bakışını anlatmaya çalışır;
Catkan curtım tappay turadım.
Yaşadığım yurdumu tanıyamıyorum. Öskö çıraylu, ulustar kaydan?
Bu farklı yüzlü insanlar nereden? Kemder ugınan, kemder kanman?
Kimlerin soyundan, kimlerin kanından? Olor kaydan keldi dep, men şuraydım.
Onlar nereden geldi diye soruyorum. Kayda bistin erlü, ulu kalık?
Nerede bizim güçlü, ulu milletimiz? O, caylaa, onçozı ıragan...
Âh, galiba hepsi gitmiş... Çerdin cüzi, açım, kubulgan.
Yeryüzü de değişmiş. Kayda ol uçı cok kaandık.
Nerede o sonsuz kağanlık.
Buna karşılık modern Altay edebiyatının en velûd şahsiyetlerinden biri olan B. UkaçIn 'o sonsuz kağanlığın' bekçileri olan Altay Türklerinin hâlâ ana-vatanda olmasından dolayı ataların ruhlarının memmu-niyetini şöyle anlatır;
Kezer taş...
Mezar taşı... "Kem sen?" dep, ol surayt.
"Sen kimsin? " diye sordu. "Altay er!" dep, men aytsam,
''Altay eriyim!" diye cevap verince, Alan kaykap lyladı:
Þaşırıp, ağladı: "Aysa ölbögÖn turus ne?!..
"Öyleyse henüz ölmemişiz ha?!..
B. UkaçIn "Tonyukuktın Kereezi" adlı şiirinde abidelere saldıran askerlere şu mısralarla karşılık verir;
Tonokçıldar ol çılap.
Yağmacılar gibi, Tonyukıktı ne aytkan?
Tonyukuk'a neden ateş etti? Öskö kerek cok çılap,
Başka iş yokmuş gibi, Ötkön öylö cuulaşkan!
Geçmiş zaman ile savaştı!

YIne B. Ukaçin yeniden birleşen Türk dünyası-nı şöyle tasvir eder:
Cebrende bis Köktürkter bolgoms.
Biz eskiden Göktürkler idik. Kök börünin bajı maanıbıska curalgan.
Bayrağımıza bozkurdun başı resmedilmişti. Bazılgan öylÖrdö başka corıkka barganıs.
Yenildiğimizde farklı yollardan gittik. Boy-boyıstı, bayla, tabışpay kalganıs.
Galiba birbirimizi kaybettik. Cüs cıldıktardın cütküüldü bajında
Yüzyılların hızla gelen kavşağında Cürümnin abıla oyto colıktıs...
Kaderin cilvesi bizi tekrar birleştirdi... Tamırlardı kerigen tirü kanışta
Damarlarımızda dolaşan diri kanımızda Tanış kıygının tabıjm uktıbıs!...
Tamdık gelen çığlığı duyduk!.. Bas, cooldoş, kojo bas,
Yürü, yoldaş, birlikte yürü, Bis ekü bir kalık...
Biz ikizimiz aynı milletiz... Karuuzıjıp kabıra kuçaktaştis
Yaklaşıp sıkıca kucaklaştık Katkınjip koştoy turubıs!
Gülerek yanyana durduk!


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren sindirgidedelerkoyu..com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Sindirgidedelerkoyu..com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz